27 Temmuz 2017 Perşembe

Balık neresinden kokar ve/veya Türkiye parçalanma'nın eşiğindeyken, MİT'çiler Erdoğan'ın saçlarını tarıyor?!

Balık neresinden kokar ve/veya Türkiye parçalanma'nın eşiğindeyken, MİT'çiler Erdoğan'ın saçlarını tarıyor?!

“Ölmek hiçbir şeydir. Asıl yenik ve şerefsiz yaşamak, her gün ölmek demektir.”
Napolyon
...
DURUMQuo vadis?!
Acem HAARP.
Nüans?!
http://www.hurriyet.com.tr/merkel-erdogan-ve-trumpi-taklit-etti-40532143
http://odatv.com/trumpin-damadi-akp-medyasina-konustu-2707171200.html
http://www.milliyet.com.tr/son-dakika-israil-mescid-i-dunya-2491869/
http://www.hurriyet.com.tr/israil-polisi-mescid-i-aksanin-kapisindaki-demir-korkuluklari-kaldirdi-40532119
http://www.hurriyet.com.tr/hamas-abnin-teror-listesinde-kaliyor-40532055
http://odatv.com/28-subat-kafasi-2707171200.html
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/o-gece-mite-gelen-telefon-40532079
http://odatv.com/almanlarin-tatil-anketinden-kotu-haber-2607171200.html
http://odatv.com/anlasmanin-imzalandigini-soylemek-icin-henuz-erken--2707171200.html
http://odatv.com/ihlas-grubuna-dikkat-2707171200.html
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/nuri-elibol/597775.aspx
2019'a akan süreç'te profil'i yükseltilen, eşzamanlı "Neo Enver" yapılan bir Erdoğan var.
"Derin Alaman (Nazi) Robot."
Bir yön'ü ile Neo Saddam, diğer yön'ü ile Mursi.
Büyük Ermeni Kürt Devleti procesi çerçevesinde, dört devlet'ten toprak kopartılıyor.
Barzan'ın referandum'u çerçevesi'nde yapılan açıklamalara bakılacak olursa, baştankara, MİT fazlası ile o kirli senaryo'nun içinde yüzüyor.
Türkiye'yi parçalama senaryosu'na ortak olmak; hem akıl, hem zeka, hem de taşak ister.
Görünen o ki, Yeni Mahalle'de o fazlası ile var.
Süreç ortada, hanya'yı da konya'yı görmek mümkün.
Basit soru:
Filistin üzerinden İsrail'le yaşanan son kriz'e bakılınca, geçmişte yaşanan danışıklı dövüş'lerden farkı var mı?!
Erdoğan'ın sırtını sıvazlayanlar ya da kayıkçı kavgası yapanlardan hiçbiri İran'la direkt savaşmayacak!
Ne İngiltere, ne Almanya, ne Rusya, ne İsrail, ne ABD, ne de Vatikan vb.
Ne var ki; ister MİT'çiler, ister 15 Temmuz Gazi'leri, ister Bahçeli, ister BBP, ister Gökçek'in zabıta'ları, ister Aydın Doğan ve arka fonunda duran sermaye yek adım öne çıkıp savaş'abilir.
Ne de olsa BOP'ta, Atatürk Türkiyesi'nin taşınmazları yağmalanırken, bunlar ya erkete'deydi, ya da kazan & kazan üzerinden mal kapma sevdasında.
PKK, HDP zaten Erdoğan heykel'ini yıkıp, renkli demokrasi kalkışmasından payını almaya hazır; değil mi?!
Hasılı:
"Balık hafızalı" aydın, entel, münevver sorunsalı.
Erdoğan'ın profili yükseltildikçe bir adım daha Suriye üzerinden İran'la savaş'a yaklaşıyoruz.
"Şeyh uçmaz müritler uçururmuş" ise misal, emsal ortada:
Menderes, Özal, Saddam, Kaddafi, Mursi, Zeynel Abidin bin Ali.
Vb.
Ezcümle:
Üretmeden, devlet'in taşınmazlarını yağmalatarak, enerji bazlı narko dolar üzerinden akıtılan para ile 'karşı darbe süreç'ini finanse ederek, oy için vatandaş'ı yemleyerek gelinen nokta ortada.
Neo Sevr.
Bugün aslında dün'dü.
Osmanlı çökerken ve/veya Abdülhamid, Alman'ın kucağından çok sert zemine doğru hızla kayarken...
Cevabı aranması gereken basit soru şu:
Erdoğancılar neden bu kadar neşeli?!
Gülenciler'in yanlış içinde olması, karşı taraf'ın doğru olduğunu göstermez ki?!
İki mafya arasındaki kavga'da, bir taraf'ın kazanmış olması kor'düğümü çözmeye yeter mi?!
Kaldı ki, kavga, 2019'da sandık'tan çıkacak "1 oy" fazlası kavgası ise cemaat'in oy'u Erdoğan'a mı gider yoksa Gökçek'in Çiçek ağabeyi'ne mi?!
http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/saygi-ozturk/gazeteciden-bakana-iste-belgesi-bunlar-sizi-dinliyor-1946655/
Stratejik akıl'dan noksan 28 Şubat 1997'nin Türkiye'yi getirdiği uçurum ortada.
Bir yanda uşak, maşa, her olay'da piyon gülen cemaati müritleri, şakirt'leri.
Diğer taraf'ta dünyadaki gerçeklerden bihaber, sadece rant, komisyon, diş kirası peşinde koşan Erdoğan'ın ihale, rant paydaşları.
Yaşanan her kriz'de "Nasılsa Reis bir ayar çeker işler düzelir" diyen o kafa.
Ne var ki, bu defa işler düzelmiyor.
Tatlı tatlı yemenin acı faturası masanın üzerinde.
2005 YAŞ'ında TSK'da temizlik yapıldı, işe yaramayan rüşvetçi paşa hapse girdi, işe yarayanı ise her türlü kullandılar; 2007 fırıldak'ını geçtik.
Değişen konjonktür kapsamında MİT için basit soru:
Balık neresinden kokar?!
En baş'tan değil mi?!
Leb.
Nokta.
...
VAZİYETYeri geldi bir kez daha tekrar edelim:
MİT'te yaz sıcakları nedeniyle ciddi anlama krizi var.
Para'dan, iş'ten bahsetmediğimiz dönemde ne denildi, "HM insan değil, başka bir canlı! Nasıl yaşıyor anlamadık"
24 saat üzerinden izleyen, gözetleyen F'Emniyet istihbarat'takiler ne dedi, "Keşke biz de böyle yüksek inanç'la mücadele edebilsek."
Yandaşından değil, safdaşından değil, düşmanından soracaksın, er kişi kimdir, nasıl, hangi şartlarda mücadele etmektedir?!
MİT'in Pollyanna dünya'sından kopmamak için iş, para, kariyer'den dem vurduk, ortam renklendi, onlar da neyi neden veremeyeceklerini, nasıl yapamayacaklarını anlatıp durdu.
Bildik, tanıdık bürokrat ağzı.
Meydanı boş bulunca sallarlar, iş yap deyince 657'den dem vurup ağlarlar.
Timsahlar da ağlar, derin not hikaye.
Anlaşılması gereken husus şu: Herkes Erdoğan'ı ya da Gülen'i (Gökçek) kurtarmak için canını vermeye hazır ise konjonktür ortada.
Alman'ın enerji bazlı derdi, Dünya'yı gerdi.
Anlaşılması gereken hayat memat nokta şu: Mevcut başarı denklem'ine göre, lüks araba, altın, kariyer, şöhret vb değişmeyen havuç (Faust)..
Final sahnesini alıp, MİT'in 2019 modellemesinin de çok uzak'ına taşımak mümkün. BOP'un Şeytan'ının yalanlarını gerçek kılmak da mümkün.
Anadolu'da kaos derinleşir, BOP'ta kazanan kim varsa, Batı'nın taşınmazları da buna dahil fay hatlarından içeri dökülür.
Kazanmak için Türkiye'yi yakmak gerekiyor ise başta MİT yerleşkesi olmak üzere yakmak mümkün.
İngiliz ya da Alman'a köpeklik yapan, dış güçlerin oyuncağı, tango yapmayı beceremeyen, hep ağlak, Atatürk Türkiyesi'ne zarar bir istihbarat teşkilatı'nın bu topraklarda ne işi var?!
Mükemmel sonuç aramıyoruz ama Erdoğan ile Gülen arasına sıkıştırılan "insan zekası"na hakaret gündem faydasız.
Atatürk Türkiyesi'nin bekaası için MİT istemese de, milyar dolarlık baş'lar yek tek düşer, elinizde kirli oyuncak kalmaz, siyasi elit'ten elenmesi gereken de İsrail / İran makası üzerinden elekten geçer.
Erdoğan ya da Gülen veyahut Gökçek (Çiçek), Apo, Barzan, Doğan, Dalan vb öldü diye Türkiye bir şey kaybetmez, ağlarsa MİT ağlar, oyuncaklarım gitti diye.
Bağlılık esas ama dış adres'e, Erdoğan ya da Gülen'e değil, Çelik Çekirdek'e.
Unutulmamalıdır ki, MİT bu oyun'u uzun zamandır oynuyor ve çok kötü oynuyor.
Hep kötü'lerin kazandığı bir sistem söz konusu ise ANKA neden araya girip müdahale etsin?!
Med & Cezir ve/veya Kedi / Fare'nin bitmeyen adam asmaca müsabakası.
Kedi / Fare üzerinden Atatürk Türkiyesi ile oynayanlarla, ihtiyaç'a binaen bizler de oynarız, çok da güzel oynatırız; ki konjonktür her yöne müsait.
Terör örgütü kavramına nereden nasıl bakıldığı da önemli!
15 Temmuz güldürmeyen istihbari şakası üzerinden TSK'nın, Laik Türkiye'nin, Atatürk Türkiyesi'nin üzerinde tepinen tepinene.
MİT dedi, yazdı çizdi diye güneş balçık'la sıvan(a)maz!
MİT almayı seviyor ama her nedense vermeyi sevmiyor, arşiv'ler BOP'ta yenen BOP'larla dolu.
İsrail'deki resmi ağız, ki onlar da baştankara'dakinden farklı değil, ne diyor "sırça köşk!"
Yani yek taş'ta cam aşağı, şangır şungur.
İsrail'de Cumhurbaşkanı da hapis cezası aldı, Başbakan da.
Türkiye'de hırsız'ı, hain'i koruyan bir istihbarat teşkilatımız var, buna da şükür.
En azından aradığımızda "haramileri, soykaları, şerefsizleri" nerede bulacağımızı biliyoruz.
Koleksiyon ise bu da MİT'çilerin karşı darbecilerden mülhem pul koleksiyonu.
Türkiye'de ihtilaller durduk yere olmuyor, istihbarat o kadar çok yalan söylüyor ki, en sonunda söylediği yalan'ın altında kalıyor.
Kartopu yuvarlanmaya başladı.
Dünya alem biliyor ki, AKP / Ak Parti rüşvetçi, Erdoğan bu işin baş'ı,
Gökçek öyle, Sarıgül vb.
Gülenciler "himmet" adı altında pkk gibi haraç toplarken, bu ülkenin istihbaratı, polis'i hakim'i neredeymiş?!
Cemil Çiçek'e sormak gerekmez mi?!
Kaltak?!
Meral Akşener'i öne süren Barzan FETÖ'cü lobi.
Akşener bu kadar heyecanlı idi, neden Ergenekon, Balyoz vb davalarda susmuş, üç maymun oynamış?!
Velev ki, Bahçeli, Erdoğan'a sadık!
İyi güzel de, adı "Devlet" olan "MİT kafalı" Bahçeli'nin devlet'e, millet'e attığı kazık'lar ortada; onu ne yapacağız?!
Af mı edeceğiz?!
Narlo dolar ile işleyen Latin Amerika ülkelerine döndük.
Basit soru: Erdoğan mı demokrat, Gülen mi, HDP mi, MHP mi, "Gülen Barzan" CHP mi?!
Siyasal sistem çökmüş, sahte Atatürkçüler mavra yaparken MİT yine erkete'de! "Adalet" için yürüyen Kılıçdaroğlu'ndan sonra bu defa MİT Müsteşarı Fidan yürüsün bakalım ülkeye "Güvenlik" geliyor mu?!
Türkiye soyulurken, dört katı borç'landırılırken üç maymun oynayanlar, şimdi diyor ki, ANKA neden suskun!?
Çöken binanın altına girecek enayi aranıyor ise MİT'ten daha cengaverini bulmak mümkün değil, bir de MİT'in gazladığı yeni chp vs.
Devlet'in 1 numarası'nın sır'ları, devletlerarasında, borsa'daki kağıt gibi el değiştiriyor ise duvardaki tüfek'in patlama vakit'i yakındır.
Siyasal İslamcılar'ın, Cihad İslamcılar'ın anlaması gereken basit hakikat şudur:
Tecavüzcü en yakın arkadaşın, kardeşin de olsa tecavüzcüdür.
Hırsız genel başkan'ın, cemaat'in lideri de olsa fark etmez, hırsız'dır, hain'dir.
Hırsız'ın, hain'in, tecavüzcü'nün, şerefsiz'in siyasal İslamcı olması hiçbir şeyi değiştirmez.
Ak Parti iktidarında "Yolsuzluklar" durmuş mu, yoksa tarih'in en büyük yolsuzlukları, yağmalamaları mı yapılmış?!
Siyasal İslamcılar o kadar çok kolpa yaptılar ki, hala da yapıyorlar, Atatürkçüler'i enayi yerine koyup tefessüh etmiş hayatlarına devam etmek istiyorlar.
Ne var ki, değirmen kurudu.
İran'la savaşacak 15 Temmuz Gazi'si ya da Gülen FETÖ rüşvetçi hain şakirt için İran'ın haritasını ya da koordinatlarını vermeye gerek var mı?!
Laik'ler, Atatürkçüler değil, BOP'ta müslüman olmayan topraklar deyip, "Atatürk Türkiyesi"ni yağmalayanlar, yağmalatanlar İran'la savaşacak.
Bakalım İran mı daha müslüman yoksa Ak Partililer ve/veya Gülenciler, Tıopaç'gil familya mı?!
Dinsizin hakkından amansız gelirmiş ise mesel, arkası yarın'lık not ortada:
Onlar tuzak kurdu, haliyle Milyon'da 1'ler, ölümüne Atatürkçüler de..
Şimdilik, konjonktüre binaen "sıfır profil"deyiz.
Vatan'ı kolpadan kurtarmak isteyen kurtarsın, parçalamak isteyen parçalasın.
BOP mavrasında son nokta.
Sakalında keramet var diye yolunacak Gülen mi Erdoğan mı, sorusunun cevabı süreç'in içinde saklı.
Naçizane biz Erdoğan'ın çürük ip'ine tutunmayacağız, Erdoğan bu ip'e tutunacak, hakkına da razı olacak.
Okul müsameresi değil bu, sabah'tan akşam'a içi boş nutuk'lar çekeceksin, sonra da alkış, destek bekleyeceksin.
Laf'la peynir gemisi yürümez!
Türkiye adım adım parçalanmaya, iç savaş'a giderken, iktidarı, muhalefeti, medyası ile meleklerin cinsiyeti nedir ne değildir'i, tartışırken, tartıştırılırken...
MİT'çiler Erdoğan'ın saçlarını tarıyor!
Oksimoron.
Ya ayna'yı, ya kafa'yı ya da bakış açısını değiştirmek elzem ki, mevcut tablo değişsin.
Kor'düğüm çözülsün.
Nokta.
...
Arşiv'den (15 Nisan 2017) DURUMHaber şu:İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey yetkililer Kuzey Irak’ta Mesud Barzani ile “özel” bir görüşme yaptı. Harita başında yapılan görüşme fotoğraflandı.
http://www.hurriyet.com.tr/cok-tartisalacak-fotograf-harita-basinda-40428024
http://www.medyafaresi.com/haber/barzaninin-televizyonunda-kurdistan-hava-durumu/148281
(...)
El cevap:
Arşiv'den (31 Mayıs 2015) DURUM
Esad diyor ki:
“Suriye krizi Erdoğan ve Katar emiri için varoluş sebebi haline döndü.”
“Ben istesem de ayrılmam mümkün değil. Bu fırtınada sakin bir limana yanaşana kadar gemiyi terk etmem. Zaten halkım da arkamda”
“Türkiye ile olan kara sınırımızın yüzde 25’i PKK’nin, yüzde 75’i de El Kaide’nin kontrolünde. Cilvegözü’ndeki bombalı saldırıda bizim hiçbir dahlimiz, sorumluluğumuz yok. Çünkü biz artık o sınırlarda yokuz. Orası tamamen El Kaide’nin kontrolünde!”
“Bölgede Kürtlerin devlet kurma şansı artmış durumda. Kuzey Suriye’deki Kürtler Irak Kürtleriyle buluşmuş durumda. Kürt devleti kurulması artık an meselesidir.”
“(“Suriye’yi vuran İsrail uçaklarına neden müdahale etmediniz” sorusu üzerine) Biz İsrail’in kışkırtmasına karşılık vermiyoruz. Ama onun daha da canını acıtacak işler yapıyoruz. İsrail’e karşı direnişi örgütlüyor ve destekliyoruz. Nitekim o saldırıdan birkaç gün sonra sınırımızdan İsrail’e yönelik hava bombardımanı da yapıldı.”
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad
http://haber.gazetevatan.com/her-an-bir-kurt-devleti-kurulabilir/520385/1/gundem
Bölgesel Kürt Yönetiminin Başkanı Mesut Barzani diyor ki:
"Kürdistan'ı ilan etmeye hazırım!"
http://www.haberturk.com/dunya/haber/711907-buyuk-iddia
Davutoğlu diyor ki:
"Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş çıkartırım!"
http://odatv.com/n.php?n=gerekirse-suriyeye-dort-adam-gonderirim.-turkiyeye-8-fuze-attirip-savas-cikartirim-2703141200
Sözün özü:
CIA mensubu Henry Barkey, 2 Kasım 2012’da konuşmuştu:
“Kürtlere özerklik verin, yoksa büyük kentlerde isyan çıkar!”
Yani?!
Amerikan petrol şirketi Exxon, yıllar önce hazırladığı gizli raporda açıklamıştı. Fransız gazetesi Le Matin, bu raporu yayınlamıştı:
“2000 yıllarından itibaren dünya petrolünün ağırlık merkezi Arap ülkelerinden Latin Amerika, Afrika ve Türkiye gibi ülkelere kayacaktır.”
Yani?!
Amerikalı uzman David Philips’in “PKK raporu”ndan:
1- Güneydoğu’yu uluslararası şirketlere açın!
2- Fırat – Dicle’nin suyunu özel bir yönetime açın!
3- Türkiye – Irak arasındaki sınırı kaldırın!
4- Kerkük’den elinizi çekin!
Yani?!
Prof. Ergun Özbudun’un 2010’da açıkladığı “yeni anayasa” taslağında “devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü korumanın devletin amaç ve görevleri arasından çıkarılması” teklifi getiriliyordu. Profesör… “Ulus devletten eyalet sistemine geçişin önünde hiçbir engel kalmamalı” diyordu. (…) Amerikalı Türkiye uzmanı Henry Berkey, “Demokratik açılım, bu anayasa değişmeden yapılamaz” demişti.
Yani?!
1922’de Amerikan Yüksek Komiseri Mark Bristol, Washington’a ilettiği raporda şu tespite yer vermişti:
“Kürdistan’daki zengin petrol yatakları nedeniyle yabancı entrikalar başlamıştır. İngiltere, Kürdistan’ı denetim altına almak için, Kürtleri Türklere karşı kullanmak isteyecektir.”
Yani?!
Eski ABD Başkanı Bill Clinton depremden sonra geldiği Türkiye’de, TBMM çatısı altında şu sözleri söylemişti:
“20. yüzyılın ilk 50 yılını Türkiye belirledi. 21. yüzyılın ilk 50 yılı da Türkiye’nin olacağı doğrultuda şekillenecek! Türkiye 21. yüzyılın kilit ülkesi!”
İsrail Enerji bakanı Joseph Paritzki ne demişti:
“Musul – hayfa Boru Hattı için Suriye işgal edilmeli!”
Alman Die Welt gazetesi gelinen durumu özetlemiştir:
“Suriye’deki kaos, Türkiye’nin mülteci kriziyle sarsılmasına yol açacaktır. Bundan daha önemlisi Suriye’de yaşanacak bir rejim değişikliği PKK’nın gücünü artıracak, Kürt otonom bölgesinin kurulmasını sağlayacaktır.”
Netice:
Adım 1:
1991’de “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” kabul edildi!
Adım 2:
2003 Yaz’ında “İkiz Yasalar” kabul edildi.
Adım 3:
2006’da “Bölgesel kalkınma Ajansları” kuruldu!
Adım 4:
7 Haziran güncesi: "Eyalet anayasası."
Hülasa:
Siyasal kürt hareketi de İsrail / İran makas'ında!
‘The Özal'ın ölümü ve Neo 1993 şartları!?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21630995.asp?yazarid=448&hid=21631008
Nüans?!
"Neo Brütüs" (Topaç).
Soru:
Ak Saray'da ambulans, itfaiye araç'ı var mı?!
Nokta.
...
FİNAL SÜREÇ'i: Poised Hammer" (Kalkık Horoz)?!Huzur Harekatı ya da Huzuru Temin Harekatı (1991-1996 arasında Huzur Harekatı-2 (İngilizce: Operation Provide Comfort) Körfez Savaşı'ndan sonra, Kuzey Irak'taki Kürtleri Saddam Hüseyin'in saldırılarından korumayı amaçlayan, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde savaşa katılan diğer müttefik ülkelerin de dahil olduğu ve Türkiye üzerinden gerçekleştirilen askeri harekat.
Bu harekatı uygulayan hava birliğinin adı olan "Poised Hammer" (Kalkık Horoz) yanlış bir biçimde "Çekiç Güç" adıyla Türkçe'ye tercüme edilmiş ve uzun yıllar Türkiye'de yaygın biçimde bu harekatı ve 1997-2003 yılları arasında bu harekatın devamı olan Kuzeyden Keşif Harekatı'nı (Operation Northern Watch) uygulayan Birleşik Görev Gücü'nün (Combined Task Force) yerine kullanılmıştır.[1]
Körfez Savaşı'nın hemen ardından yenilgiye uğrayan Irak'taki Saddam Hüseyin yönetimi bir dizi ayaklanmayla karşı karşıya kaldı. 28 Şubat'ta ateşkes ilan edilmesinden hemen sonra 1 Mart'ta ülkenin güneyinde yer alan Basra'da Şii ayaklanması başladı. İsyanı bastırmak için Irak güçlerinin ülkenin kuzeyinden güneyine kaydırılmasıyla bu sefer Kürtler için ayaklanma fırsatı doğdu. Kürt ayaklanması 5 Mart 1991'de Süleymaniye'nin 130 km kuzeybatısındaki Raniye kasabasında başladı. 10 gün içinde Kürt milliyetçilerilerinden (peşmerge) İslamcılara (Kürdistan İslami Hareketi) ve komünistlere (Kürdistan Komünist Partisi ve Kürdistan İşçi Partisi) kadar uzanan değişik grupların katılımıyla ayaklanmacıların sayısı 10 binleri buldu. Kuzeyde çok az gücü kalan Irak ordusunun unsurlarının çoğunun çatışmaya girmeden isyancılara teslim olmasıyla, Kerkük (20 Mart'ta isyancıların eline geçti) ve Musul dışındaki Kuzey Irak'taki tüm yerleşim birimleri isyancıların eline geçti. Ayaklanma sırasında Süleymaniye'deki Irak İstihbarat Servisi'nin merkezini basan ayaklanmacılar ele geçirdikleri bine yakın güvenlik elemanını yargılamadan öldürdü.[2]
Tüm bu ayaklanmalar sırasında Irak'ın 18 ilinden 14'ünde otoritesini kaybeden Saddam Hüseyin, Şii ve Kürt ayaklanmacılara merkezi yönetimde söz sahibi olmalarını önerdi, ancak iki taraf da bu öneriyi reddetti. Bu arada Saddam sonrası Irak'ın belirsizliği nedeniyle paniğe kapılan çoğu üst düzey Iraklı komutan Saddam'ın yanında yer aldı, böylece gücü kalmadığı sanılan Irak ordusu kısa sürede toparlandı. Helikopterler ve ağır silahlarla taarruza geçerek ayaklanmaları bastırmayı başardı. Mart ayının sonlarında ülkenin güney kesimindeki Şii ayaklanması büyük ölçüde sona erdirildi. Kürt ayaklanması ise başlamasından daha kısa sürede çöktü. Irak ordusu 29 Mart'ta peşmergeleri Kerkük'ten çıkardıktan sonra, 30 Mart'ta Duhok ve Erbil'e, 1 Nisan'da Zaho'ya ve 3 Nisan'da Süleymaniye'ye girdi. Irak hükümeti 5 Nisan'da "Irak'ın tüm kentlerinde fitne, sabotaj ve isyan eylemlerinin tam olarak yok edilmekte olduğu" açıklamasını yaptı.
Mart ve Nisan aylarında çoğunluğu Kürtlerden oluşan yaklaşık 2 milyon Iraklı evlerini terk etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 6 Nisan'da 750 bin Iraklı Kürdün İran'a, 280 binin de Türkiye'ye kaçtığını, 300 binden fazla kişininde Türkiye sınırına yığıldığını açıkladı.[3] Büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalan İran ve Türkiye'nin, bu mültecileri kabul etme konusunda kendi çekinceleri nedeniyle istekli olmaması, sorunun Irak toprakları içinde çözülmesi koşulunu gerekli kıldı. Bu çerçevede yapılan toplantılar sonucunda 5 Nisan 1991 tarihinde BMGK’de 688 sayılı karar alındı; kararla, Irak yönetiminin, kendi halkına karşı uyguladığı "soykırıma varan insanlık dışı yöntemleri" ve "yüzbinlerce kişinin göçe zorlanması" kınandı[4] ve bu çerçevede insanî nedenlere dayanılarak Kuzey (36. kuzey enlemi'nin kuzeyi) ve Güney Irak’ta (32. kuzey enlemi'nin güneyi) uçuşa yasak bölgeler oluşturuldu. Bu uçuşa yasak bölgelerin asıl amacı ortaya çıkan insani sorunlara Irak toprakları içinde bir çözüm sağlamaktı. Uçuşa yasak bölgelere ek olarak koalisyon güçleri Irak sınırlarının 100 km içine kadar Kürt sığınmacılar için güvenli bölgeler oluşturmaya başladı.
Bu kararın çıkarılmasından önce 1991 Martı'nın başlarından itibaren ABD ve diğer koalisyon güçleri Irak güçlerinin hava saldırılarını engellemeye girişmişlerdi; 2 Mart 1991 tarihinde kabul edilen BMGK'nın 686 no'lu kararı olarak bilinen ateşkes şartları ertesi gün koalisyon komutanları ve Iraklı generaller arasında görüşülerek karara bağlandı. Ateşkes antlaşmasında ABD ve koalisyon güçleri, Irak hava kuvvetlerinin Irak toprakları üzerinde uçuşunu yasaklıyordu. Görüşmeler sırasında Koalisyon Kuvvetleri Başkomutanı General Norman Schwarzkopf uçuş yasağına uyulması konusunda Iraklı generalleri sert biçimde uyardı. Ancak hem Irak'ın savaş uçaklarının uçmasını yasaklayan 686 no'lu kararın 3'üncü maddesinin 1. fıkrasında, hem de koalisyon ile Iraklı komutanlar arasında yapılan ateşkes görüşmeleri sırasında Irak helikopterlerinin uçuşlarına yönelik bir yasaklama olmadı. Ayrıca Kuzey Irak'ta Kürtlere karşı havalanan Irak uçaklarını "ateşkesi ihlal ettikleri" gerekçesiyle düşüren koalisyon güçlerinin, güneyde Şii ayaklanmacılara karşı kullanılan helikopterlere ses çıkarmaması dikkat çekti.[5]
Nisan ayında Hakkari'nin Yeşilova köyünde, sığınmacılar için getirilen su, yiyecek ve battaniyelere Türk askerlerinin el koymak istemesi üzerine İngiliz ve Amerikan özel güçleri arasında gerginlik çıktı (Yeşilova Olayı).[6]
Temmuz 1991'de, ikna olan Kürtlerin yurtlarına dönmesiyle Huzur Harekatı sona erdi. Birleşik Görev Gücü (Combined Task Force, ABD, Britanya, Hollanda. Fransa, Almanya, Kanada, İspanya ve İtalya'dan toplam 14.447 asker) bu tarihte çekilmeye başladı.
Ancak Saddam Hüseyin'in hala iktidarda olması ve tekrar Kürtlere saldırması ihtimali üzerine bu güvenlik bölgesini korumak üzere Huzur Harekatı'nın bittiği gün olan 24 Temmuz 1991'de "Huzur Harekatı-2" (Operation Provide Comfort-2) başlatıldı. Bu harekatın uygulayıcısı olan Birleşik Görev Gücü, Türkiye'de İncirlik ve Pirinçlik'te konuşlanmış uluslararası (ABD, Britanya, Fransa ve Türkiye) hava gücü ve personelden (yalnızca hava gücü) oluşuyordu. 1991 Eylül'ünde gücün Silopi'deki kara unsuru lağvedilirken, Kuzey Irak'taki Zaho'da küçük bir irtibat merkezi bulunmaya devam etti.[1]
Kuzey Irak'taki Batılı askeri varlık nedeniyle Irak güçleri 1991 yılının Ekim ayında bu bölgeden çekildiler. Irak güçlerinin çekilmesiyle bölge fiilen Bağdat'ın kontrolünden çıktı.
Huzur Harekatı resmen 31 Aralık 1996'da Türk hükümetinin talebiyle sona erdirildi. Onun yerine 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren Irak'ın kuzeyindeki uçuşa yasak bölgede havadan keşif ve önleme faaliyetlerini kapsayan ABD, Britanya ve Türkiye'nin hava unsurlarının dahil olduğu Kuzeyden Keşif Harekatı (Operation Northern Watch) başlatıldı. Kuzeyden Keşif Harekatı 21 Mart 2003'te Irak Savaşı nedeniyle sona erdirildi.[7]
Birleşik Görev Gücü'nün varlığı Türkiye'de çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Başta yasal dayanağı olmak üzere Birleşik Görev Gücü gölgesindeki otorite boşluğunda Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulmasına şemsiye olması ve PKK’nın yeniden canlanmasına ortam sağlanması başlıca tartışma nedenleri oldu.
14 Ocak 1992 günü basında çıkan haberlerde, Cudi Dağı'nda kıstırılan PKK'lılara Diyarbakır'dan kalkan ABD helikopterlerinin malzeme attığının, Genelkurmay Başkanlığı tarafından tespit edildiği yazıldı. Bir askeri tim olay yerine PKK'lılardan önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirmiş, çuvallardan giyecek ve yiyecek çıkmıştı. Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı doğruladılar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söylediler.
Birleşik Görev Gücü tarafından yapılan kural dışı davranışlardan bazıları;
5 Ocak 1992; Birleşik Görev Gücüne ait muharip uçaklar Erkilet (Kayseri) - Gaziantep uçuşu yapan Türk Hava Kurumu'na ait sivil uçakları taciz ettiler.
9 Ocak 1992; ABD av önleme uçakları, Türk hava sahası içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti hükümetince izin verilen Cezayir C-130 uçağını yetkisi olmadan önledi.
14 Nisan 1994; 2 ABD savaş uçağı, 2 ABD helikopterini düşürdü. 3'ü Türk 26 kişi hayatını kaybetti.[8]
http://tr.wikipedia.org/wiki/Huzuru_Temin_Harek%C3%A2t%C4%B1
http://odatv.com/n.php?n=meger-bu-ikisinin-rte-sevgisi-cesme-akarken-kabi-doldurayim-gayretiymis-3105151200
http://t24.com.tr/haber/ilber-ortayli-yeni-turkiye-diyen-ya-megalomandir-ya-tamamen-cahildir-ya-da-timarhaneliktir,298301
Erdoğan: Pensilvanya’nın kimlerle ilişkide olduğunu görüyor musunuz. Bu ülkede son ezan susmadan, son bayrak inmeden amacınıza ulaşamayacaksınız. Yeter artık bu milletten çaldığınız, KPSS sorularını, milletin sadakasını, çocuğunun rızkını çaldılar. Suriye’deki kardeşlerimize gönderdiğimiz yardımların önünü kestiler. Bayır Bucak Türkmenlerine yardımlarla ilgili spekülasyonlara girdiler, bu casusluktur, bu ihanettir, düşün milletin yakasından.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29154070.asp
Almanlar Pentagon'un gizli raporunu açıkladı: ABD ve Türkiye...
http://odatv.com/n.php?n=abd-ve-turkiye...--3005151200
Nokta.

27 Temmuz 2017
@HayrullahMahmud

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder