8 Ocak 2018 Pazartesi

Malapropizm ve/veya YOBAZ BOP'çu kafası nedir ne değildir?!

“Engizisyon yıllarında, Hz. İsa adına ‘din’i yöneten papazların halka yaptıkları zulüm ve işkence almış yürümüştür. Bu arada, halk arasında, bir söylenti dolaşır. O gelmiştir! Gelen kişinin adı, söylenmemesine rağmen, papazlar İsa’nın dünyaya döndüğünü anlamışlardır. O kişi, gittiği yerlerde insanları bağrına basmakta, hastaları iyi etmekte ve bir umut ışığı gibi dolaşmaktadır. Büyük papaz emri verir! Adını kimsenin anmadığı kişiyi, hemen karşısına getirirler. Papaz şöyle bir bakar. Evet, o İsa’dır! Papaz, önünde duran İsa’ya bakar ve ‘Bizler senin adına dinin yayılmasını ve kuvvetlenmesini gerçekleştiriyoruz. Sen buralara gelip, işlerimize burnunu sokma. Yoksa, seni de etrafta gördüğün gibi o delik deşik ettiğimiz kişilere döndürebiliriz. İşlerimize karışma. Geldiğin gibi geri dön ve git’ der.”
Dostoyevsky, “Karamazov Kardeşler”
...
DURUM
Soru:
Necisin sen?!
El cevap:
Devrim'ciyim!
İslam'cıyım.
Ülkü'cüyüm.
Amerikan'cıyım.
Avrasya'cıyım.
NATO'cuyum.
ŞİO'cuyum.
Sosyalist'im.
Çevre'ciyim.
Sünni'yim.
Alevi'yim.
Deist'im.
Ataist'im.,
Atatürkçü'yüm
Vb.
Yani?!
Vatan'ı vatan yapan, üstün kılan değer'lerin toplamıyım.
"Ana dava" etrafında 'Ayrıştırmayan'ım.
Sap'la saman'ı ayıran'ım.
Nüans?!
Kimin hangi siyasi görüş ya da etnik köken'den, mezhep'ten geldiği ile ilgili değiliz; "YOBAZ" BOP kapsamında sorgulatan adres de belli, niyet'leri de ortada.
Neo Sevr.
"Büyük ermeni kürt devleti procesi" çerçvesinde basit soru:
Bir bina'nın ışıklarını kapatınca, o bina ortadan kalkar mı?!
Yani?!
Mesele ayrışmak ise tablo ortada.
Mesele öz'ünü korumak kaydı ile kaynaşmak ise büyük resim'deki şık'lar ortada:
Acem HAARP ve/veya AB.
Kimseye kendi dünya görüş'ümüzü dayatma peşinde değiliz, ne var ki, helva yapılacak ise elzem olan malzeme listesi de ortada.
İş yapmak sorun çözmek demektir, iş bilmeyenle ne taş taşınır ne de bal yenir.
Bir başka açı'dan...
Şu'cu ya da bu'cu olmaktan ülke ne kazandı ve/veya kişi'nin kendisi ne kazandı?!
İslam'cıyım diye rüzgar yapan çok.
Mücahit'ken müteahhit olan da!
Ne var ki, İslam coğrafyasının hali ortada, yangın yeri.
Ülke dersen, uçurum'un kenar'ında; Gülen'ciler ile Erdoğan'cıların arasına 15 Temmuz girdi.
12 Eylül referandum'unda "Yetmez ama evet" dedirtip, devrim'cileri avlayan, ters ayak'a alan'lar kimlerdi?!
Acem Gülen Barzan Diyalog.
Nüans?!
Ego'nun fesat'ı kibir'dir.
"Güç" çöken ideloji'lerde, şu'nda bu'nda değil, ortak akıl'da, hür irade'de.
Aydınlık saf'ta.
Komünizm ve/veya radikal sol ideoloji üzerinden yıllarca vahşi kapitalizm beslenmedi mi?!
Zıt kutuplar birbirini besler!
Radikal din'cilerin radikal sol'culardan beslenmesi gibi!
Dinci Yobaz'ların, Laik Yobaz'lardan beslenmesi gibi.
Yani?!
"Biz gidersek onlar gelir" diyerek korkutmadılar mı?!
Kaldı ki, korku'ya dayalı kapalı bir sistem (SSCB) çöktüğünde de içinden insan'a dayalı nice karanlık acıklı hikaye çıkmadı mı?!
Öcü olan radikal sol'du, o korku üzerinden güç'ünü koruyan ise büyük kapitalist sistem.
Ne var ki siyam ikizleri'nden "komünizm" çöktükten sonra kapitalizm de çökmedi mi?!
Din'ler, ideoloji'ler, mezhep'ler vb hangisi olursa olsun, insan gelişmedikçe, akıl'ı merkez'e oturtmadıkça, niteliksizleştikçe, dünya'nın en güçlü ideolojisi de olsa çürür, en son din'i olsa da bataklığa sürüklenir, dünya'nın en güçlü devlet'i de olsa batar, tasfiye olur.
İdeolojik kitapları "kutsal metin" gibi okuyup içinde çözüm arayan çok gördük.
Dogma her yerde dogma!
Bir şey'ci olmak'la büyük akıllı olunsaydı, Vatikan bugün bu halde olmazdı!
Gülen'cilerin hali ortada!
Ak Parti, AKP'ye karşı!
Birileri ateist ya da deist oldu diye ve/veya dinci fark etmez; ne ülkeye demokrasi gelir, ne de kor'düğüm çözülür!
Sorun çözecek olan ister laik, ister anti-laik, ister sağ'cı ister sol'cu, ister doğu'cu ister batı'cı olsun, yeter ki, nitelikli emek'e sahip olsun.
"Ortak akıl" için elzem olan ideoloji, deist vb nüans'lar değil, o konjonktür'ün dayatması...
"Nitelikli katkı" için "nitelikli akıl" teri şart.
Sokağa çıkıp "bu adam dinci ya da laik hırsız, hain" de bir şey yapmazlar; ama bu adam dinsiz imansız de, taşlarlar.
15 Temmuz'cuları haşladıkları gibi.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.
Yaşadığın toplum'un iç dinamik'lerini bileceksin ki, dış dinamikler, orandan burandan yoklamasınlar.
YOBAZ BOP'taki mücadelem sırasında naçizane bu satır'ların ismine birçok yakıştırma yapıldı, en son olarak da küçümsemek için "şair" denildi, ne var ki, görüldüğü üzere "şair" de değilim ve/veya kim ne görmek istiyor ise o!
Ezcümle:
"Tanrım sen beni dostlarımdan koru, nasıl olsa düşmanlarımla başa çıkarım."
Romalı şair Martialis
"Bizim intikamımız, zalimlerin zulmüne karşıdır. Onlarda zulüm hissi yaşadıkça bizde de intikam hissi devam edecektir."
Mustafa Kemal (1923)
"Ev içindeki düşmandan kork!"
Hacı Bektaş Veli
Nokta.
...
VAZİYET
Haber şu:
Megastar Tarkan eşi Pınar Tevetoğlu’nu Türk Müziği’nin Diva’sı Bülent Ersoy’la tanıştırdı. Tarkan’a, “Ne zaman hala oluyorum?” diyerek soru soran Bülent Ersoy’a Tarkan, “İnşallah” diyerek cevap verdi.
http://www.milliyet.com.tr/bulent-ersoy-ne-zaman-hala-magazin-2586509/
(...)
Yorum şu:
YOBAZ BOP'ta "Amcam'ın sakal'ı olmasa halam olur mu?" diye sorduk.
Cevap ortada.
Eşcinseller altın çağ'ını yaşadı 'Yobaz BOP'ta.
Normal olmak ayıp oldu, yüksek kabahat.
Ya cins'i denişik olacaksın ya aferist ya da müptezel'in önde gideni.
Nüans?!
Kişinin cinsel tercih'i ile ilgili değiliz ama medya üzerinden toplum'a bu kadar dayatılması ne kadar doğru?!
"Mega Star" diye toplum'a dayatılan Tarkan'ın, biseksüel ya da eşcinsel olduğunu bilmeyen kaldı mı?!
Musiki'nin Diva'sı (!) Bülent Ersoy'un adı dışında topyekun döndüğünü, dönüştüğünü, Ciner'in kontrol'ündeki Show Tv'deki halleri dahil rezilliklerini, ağdalı Osmanlıca sarkastik Türkçe'sinden mülhem cehaletini, görgüsüzlüğünü duymayan bilmeyen kaldı mı?!
O zaman hayat memat nüans ortada:
Kişilerin cinsel tercihlerine saygı duymak başka, eşcinsel, biseksüel, lezbiyen şöhret'lerin tercih'lerini toplum'a "rol model" diye dayatmak başka?!
Ekran'da taradığım birçok program'ın içine sokuşturulmuş tip'ler var, erkek diye, ne var ki, erkek değiller, hal hareket tavır ya efemine ya da daha ilerisi.
Erkek olduğu halde moda diye kadınsılık taklidi yapan, diğer taraf'a kayan genç erkekler bir yanda.
Kadın oldukları halde, hoyratlaşan, magandalaşan erkek'si kadın modeller, diğer yanda.
Nüans?!
Çağdaşlık, medeniyet bu değil!
Boğaziçi'nden mezun olsan da bu değil, İmam Hatip'ten, İlahiyat'tan mezun olsan da bu değil.
Yetenek cinsel kimlik'in içinde saklı değil.
Tarihe malolmuş nice ünlü eşcinsel var ama bunların hiçbiri eşcinsel oldukları için ünlü olmamışlar, işlerini çok iyi yapmışlar, yeteneklerinden ötürü şöhret olmuşlar.
Bugünküler, "eşcinsel" olmayı şöhret için yeter sebep görüyorlar, bu sebep'ten ortalık, cinsel tercihi herkes'in gözünün içine sokan vasat'larla dolu.
"1 şey değişir her şey değişir" ise ana hikaye, etki / tepki'den kaynaklı büyük resim'le eşzamanlı "cadı avı" başlar ise kimse şaşırmasın!
İfrat / tefrit.
2. Dünya Savaş'ında sadece Yahudiler yara almadı, eşcinseller de...
Makul'e ne oldu?!
'YOBAZ BOP'ta yandı bitti kül oldu.
Nüans?!
Velev ki, öyle.
Tarkan baba oldu diyelim, çocuğu'nun Bülent Ersoy'a benzemesini ister mi?!
Ya da siyasiler içinde bu hazin tablo'yu onay'layan var mı?!
Ülkede adam / kadın mı kalmadı, bunlar hep vitrin'de!?
Bülent Ersoy'a bir zamanlar cinsel kimliğinden dolayı yasak koymuş olabilirler.
Bu yanlış aradan geçen zaman içinde düzeltilmiş ise o halde nedir bu kepazelik, arsızlık, soysuzluk?!
Türkiye'yi Bülent Ersoy'un, Tarkan'ın çiftliğine kimler çevirmeye çalışıyor?!
Sezen Aksu'nun ses'i ayrı, yaşam tarzı ayrı, siyasi görüşleri ayrı!
Ne var ki, ses'i dahi Sezen'i ayak'ta tutmaya yetmedi, sevgi nefret'e bir anda dönüşmedi.
Çıkın yurtdışına bu işlerden anlayan herhangi bir müzik yapımcısına sorun bakalım; Tarkan'ın sesi için "vasat'ın bir tık ötesi" mi diyecekler, ne diyecekler?!
Vasat'ın yüksel algı operasyonu!
Yeter.
Meydanı boş buldunuz, bu ülkenin dinamikleri ile çok fazla oynadınız, içinde at koşturduğunuz.
Yeter.
Mezarlıklar nice vazgeçilmezlerle dolu.
Şimdi sıra geldi, BOP'un YOBAZ'larını (İsrail / İran makası üzerinden) tasfiye etmeye.
Nokta.
...
SÖYLEM'METRE
Haber şu:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi mezunları programında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Boğaziçi Üniversitesi bu ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için uluslararası planda beklendiği yere gelememiştir. Dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim görmekle yerli ve milli duruş sahibi olmak birbirinin zıddı değildir" dedi. Erdoğan, "Buradaki hocalarımız, nereye kadar pergellerini açıyorlar? Belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç. Belli bir fikrin savunucusu değilse kapıyı kapat. Bu mu özgürlük? Çünkü eğitim öğretim kurumlarının bu noktada kefeni yırtması lazım. Ehliyet, liyakat kimse onun girmesi lazım" diye konuştu.
http://www.hurriyet.com.tr/cumhurbaskani-erdogandan-onemli-aciklamalar-40702458
(...)
Yorum şu:
Düz okuyacak olursak:
"Eksen'i kaydıran Erdoğan, bir Amerikan & İngiliz okulunun üzerini çiziyor" ve/veya "Diploması tartışmalı, İmam Hatip'i yücelten o kafa, Boğaziçi'ni küçümsüyor" diye bakmak mümkün.
Ne var ki, Erdoğan'ın sözlerinde ters bir şey yok, olması gerekeni seslendiriyor.
Malum'un ilanı.
Öğrenim görmek başka, eğitim başka.
Soru:
İyi eğitim veriliyor olsaydı, Atatürk Türkiyesi'nin kapsama alanı içinde  "karşı darbe" bu kadar rahat yükselebilir miydi?!
Eksen çok istense de kaydırılabilir miydi?!
Diploma "eğitim" için yeter sebep değil!
Medeni, çağdaş yaşam'ın sürekliliği için, o diplomayı alanların taşıması gereken değer'ler, vazgeçilmez "milli / ulusal kırmızı çizgiler" de olmak zorunda.
Mesaj çok açık.
İsrail / İran makas'ı kapsamında, "Erdoğan fatura'ları pay ediyor, üleştiriyor" diye bakmak da mümkün.
Yani?!
Güvenlik olmadan hiçbir şey olmaz!
Nüans?!
Neler yapmadık şu vatan için?
Kimimiz öldük, süründük, kimimiz de nutuk çektik.
İçi boş cilalı diplomalar ile ne kendimizi kurtarabildik ne de vatan'ı.
Kendini BOP'ta kurtardığını sanan YOBAZ'lar da İsrail / İran makas'ında.
Nüans?!
"Yobaz" başka "cahil" başka.
Dışarıdan örnek verelim:
Bir elma'nın iki yarısı, Ahmedinecad için "cahil", Ruhani için "yobaz" tanımlaması yapmak mümkün!
Arif olan anlar.
Nokta.
...
ARŞİV'DEN KİTAP ÖZETİ
Kimdir Yobaz?!
Bu soruya, araştırmacı yazar, kıymetli dostumuz, ağabeyimiz Aytunç Altındal’ın “Bir Türk Casusunun Mektupları / Batı’da Seküler Düşüncenin Gelişmesine Katkı” isimli kitabından birkaç satır ile cevap verelim.
Sayfa 110:
Türkiye’deki kavram kargaşası, sanıyorum, dünyada hiçbir ülkede yoktur. Türkiye’de hemen her konuda, her kavram üzerinde aklına gelen konuşur, tartışır. Dünyanın en kalabalık ve çok dilli ülkelerinden Hindistan ve Çin’de bile bizde olduğu kadar kavram kargaşası yoktur!
Türkiye’de birbirlerine karıştırılarak kullanılan kavramlardan ikisi “Yobaz” ve “Cahil”dir.  
Bu iki kelime çokça bir ve aynı sayılarak kullanılır Türkiye’de.
Öncelikle belirtilmesi gerekekir ki, her “Cahil” (kişi) mutlaka “Yobaz” olmak orunda değildir.
Yobaz eğitimli de olabilir.
Cahil bilgisiz ama keskin kanaatlere (opinions) sahiptir.
Hemen her konuda bu kanaatlerini dışa vurmak ihtiyacını duyar ve kendi bilgisizliğini çoğunlukla yanlış kullandığı kelimelerle açıkladığını sanır.
Ünlü Shelley’i anarak söylersek; Yobaz, Malapropizm (kavramları bozma) yaparak görüşlerini haklı çıkartmaya çalışır.
Cahil böyle değildir.
Bilim ve Bilgi’ye ulaşmak ister, başarır veya başaramaz bu ayrıdır ama içinde öğrenmek ve kendisini geliştirmek arzusu ve hevesi vardır.
Yobaz, Cahiller’deki bu isteği ve hevesi bildiği için bunu kullanmanın yollarını arar ve çoğunlukla da bulur ve Cahil’i kullanır.
Yobaz ‘Radikal’dir!
Hiçbir karşı-görüşü, anlatımı ve veriyi dikkate almaz, kendi ezberini tekrarlar durur.
Yobaz demagog ve mitomandır.
Söylediği yalanları gerçek sanır.
Eleştirileri dinlemez ve eleştirenleri eline geçirdiği ilk fırsatta en gaddar yollardan cezalandırarak kendisinin ne denli büyük olduğunu göstermeye çalışır.
Başarılı olabilirse kendi bilgisizliğini yaygınlaştırabilir ve her tarihsel, toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel ve dinsel gerçeği çarpıtmaya başlar.
Sonra ne mi olur?
Yobaz eğer devletin tepesine sıçrayabilmiş birisiyse vatanın parçalanmasına ve ulusun dağılmasına neden olur!
Düşman ülkeler daima böyle Yobazlar’ın rakip devletin başına gelmesini sağlarlar.
Böylelikle de rakip sayılan ve güçlü olan bir ülke kısa bir süre içinde paramparça edilebilir.
Tüm gücünü yitirir.
Yobaz ise derhal kulvar değiştirir ve ülkesini yıkan ve insanlarını köleleştirenlerin emrinde olduğunu beyan eder ve bu kez de onların adına onlardan fazla 'Yobazlık' etmeye başlar!...
Nokta.

7 Ocak 2018
@HayrullahMahmud

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder