11 Temmuz 2017 Salı

Sokak'ların Ses'i ve/veya Son'bahar ateş'i?!

Sokak'ların Ses'i ve/veya Son'bahar ateş'i?!

“Eder tedvir-i alem, bir mevkinin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-i erbab-ı metanetten…”
“Evet, değil üç, hatta inanan ve direnen bir tek adamın bile ayaklarının altında dünya titreyebilir. Böyle bir tek adamın bile azmi ve kuvveti alemi idare edebilir.”
(Tek Adam, Mustafa Kemal, 1881 – 1919, Şevket Süreyya Aydemir, Cilt I, 1881 -1919, Sayfa 92)
...
ZAKKUM
Hırbo'ya sorarlar:
Neden kovalamıyorsunuz?
Cevap verir:
Hepsi morbit obez. Höt desen kimi kalp'ten gidiyor, kimi kendi ayağına basıp yuvarlanıp orasını burasını sakatlıyor.
Mevsim son'bahar, sırası gelen yaprak, konjonktür silkeledikçe kendiliğinden düşer.
Olmuş'la ölmüş'e çare yok.
Nokta.
...
DURUM 1
Haber Tv ekran'ında bitmeyen kısırdöngü.
Biri diyor ki, "adalet, demokrasi", diğeri diyor ki, "mevcut olan neyine yetmiyor"!
Bir şey değişir her şey değişir.
Taş'lar bittiği için taş devri sona ermediğine göre, yeni süreç'e de böyle bakmak gerekmez mi?!
Dünya döner mevsimler değişir, iklimler değişir, kıyafetler değişir, yıllar geçtikçe yüzdeki çizgiler derinleşir.
Canlılar gibi, iktidarlar'dan da sırası gelen devrilir.
Yaradan, sonsuz ömür'ü, 'iktidar'ı, Peygamber'lere vermemişken, ülkeyi parçalanma noktasına getiren hırs, kibir nedir, nelerden kaynaklıdır, irdelemek lazım.
Kişi kendi söylediği yalanan inanır ise netice ne olur, Osmanlı'nın hazin sonu ortada.
Anlamak istemeyeni hiçbir mantık ikna edemez ise bırakın çöl sıcaklarında kim hangi renk palto'yu giymek istiyor ise giysin!
Çöl'de kürk'le dolaşılmaz diye bir kaide yok.
Kutup ayısı da en fiyakalı kürk'ü ile pat'tadank yolunu şaşırmış faninin karşısına çıkmıyor mu?!
Çöl'de yaşanan çöl'de kalır ise hamiş, tad'ında bırakmak esas olmalı!
Hasılı:
2007'den mülhem 2017 sorgusu:
2007'de Gülen'in aklına uyup merkez sağ'ı kim çökertti, neden çökertti?!
Ezcümle:
Mehmet Ağar'a sormak farz oldu.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/619533/Mehmet_Agar_a_yalanlama..._Mumcu__Birligi_FETO_engelledi.html
Yıkılan merkez sağ mı laik çağdaş Türkiye mi?!
Nokta.
...
DURUM 2
Kazan'ın doğurduğuna inanan'lar, kazan'ın öldüğünü neden kabul etmek istemez?!
Oysaki...
"İnanmak" ise anahtar kelime, inanılmaması gereken kazan'ın doğurduğu iddiasıdır.
Doğurduğuna inanan, kabul etmek istemese de doğa yasası gereği ölüm'ü de kabullenmek zorunda.
Ne var ki, delirten su'dan içip deliren "ayıkmak" istemiyor, hem de bu konjonktürde.
2002'de AKP ya da Ak Parti iktidara getirilirken, MHP'den Devlet Bahçeli ve Ömer İzgi başroldeydi.
Ak Parti'nin, Erdoğan'ın ayak'ının altına muz kabuğu yerleştirildiği süreç'te, Bahçeli yine başrol'de, yan rollerde Kılıçdaroğlu, Akşener vb.,
Misal, 2002'de Mesut Yılmaz ya da Bülent Ecevit, "Hayır, iktidardan gitmek istemiyorum" deseydi, ne değişirdi?!
Çiller, ABD'ye gidip iktidar'a gelmek için bastırdığında, aldığı cevap sır değil!
"Bu süreç'te size ihtiyaç yok!"
Kaldı ki, AKP, "milli görüş" tabanı üzerinden yüzde 10 barajı'nın saçaklarına kadar yükselmiş olabilir ama iktidara Fenerbahçe, NATO müteahhitlerinin "yüksek katkısı" ile gelmedi mi?!
Uzan'ın GP'si olmasa, aldığı oy'un iki katı milletvekili çıkartıp, yasa yapma gücünü elde edebilir miydi?!
Yüksek siyaset'te rastlantı diye bir şey yok, kaldı ki, rastlantı'nın bu kadarı kasıt'a girer!
Bu nokta'da bir başka soru:
Kemal Derviş neden İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'ı yeni parti'nin kuruluş süreç'inde ortada bıraktı?
Baykal, AKP iktidar olduktan sonra niye Kemal Derviş'i CHP'ye kabul etmek zorunda kaldı?
Erdoğan, ekonomi politikalarını aynen devam ettirdiği halde neden, niçin, niye Derviş'i AKP'ye almadı da, çok eleştirdiği CHP'den vekil olmasına seyirci (sessiz) kaldı?!
Baykal, Erdoğan'ın siyasi yasağını neden kaldırttı; adalet adına mı demokrasi adına mı?!
Siyaset, hayaller üzerinden yükselir, real politik üzerinden şekillenir.
Bir nevi, imkanlar dahilinde hareket etme sanatıdır politika
Demirel'in deyişi ile bu kumaştan bir takım elbise çıkar mı diye önce bakmak lazım, sonra da pantolon ve yelek'e...
Hasılı:
Büyük Resim üzerinden bakıldığında, her şey çok net!
Metal yorgun'u kafa'lar kabul etmek istemese de, çok açık ve de net görülüyor ki, Erdoğan da benzer şeylerden bahsediyor.
Neticede; İsrail / İran makas'ına sıkışan kelle onlarınki değil!
Neticede; tarihe Vahdettin, Damat Ferit gibi hain olarak geçmek de var, romantik politik Enver Paşa gibi "turan" yapmak isterken "viran" eylemek de.
"Şeyh uçmaz, müritler uçurur" diye bir söz olsa da, şu saat'ten sonra kim hangi gazı verirse versin, Erdoğan "metal yorgun"u kafaların gaz'ına gelmez.
Ezcümle:
Gerçekçi iseniz tablo ortada, kazan doğurmaz.
Romantik iseniz kazan da doğurur, kaya'dan gaz bile çıkartmak mümkün.
Süreç'in kendisi çok açık ve de ikna edici.
Bakmak ve de görmek isteyen için tablo çok net.
The End.
Nokta.
...
DURUM 3
Eski Yeşilçam filmlerinden apartma karakter "kokteyl adamı" Menderes neden zorbalaştı?!
Niçin zarafetini koruyamadı?!
"Çoban Sülü" Demirel kaç muhtıra / darbe atlattı ama hiçbir zaman Menderes muamelesi görmedi!
Türkeş'in tırnakları söküldü ama Ecevit'e, Erbakan'a dokunulmadı!
"Borç alan emir de alır" ise hayatın basit hakikati; zarif soru ortada:
Memur, işçi, emekli maaşı ödemek için borç alan 27 Mayıs'çılara, borç veren kimler Menderes'i asma talimatını vermiş olabilir?!
a. İngiliz Kraliçesi
b. ABD
c. NATO
d. Batı Roma
e. Hepsi
Siyaset bu kadar mı balık hafızalı?!
Şartlar üslup'u belirler ise dün naçizane "bize neden bağırıyor bu adam" diyenler bugün niçin avaz avaz!?
Demem o ki:
Kibir'le eşek'ten inen ata binince aklını kaçırırmış!
İstihbarat çiçeği burnunda başbakanlara sunum yapar.
İşdünyasında, medyada, siyasette kim kimdir, kimin hangi açığı, zaafları var, sır'lar vs.
Renkli magazin sunum.
BOP'ta geçen süre ortada.
Kirli'ler durdukları yerde duruyor.
Kirlileri temizlemek için gelenler ne kadar ak?!
Kaldı ki, "amaç'a giden yol'da kullanalım" denilen ve de kullanılan kirli'lerin kaç'ı final'de, tasfiye etmeyip besleyenin yanında?!
Kirli adamları kullanacağım derken, doğru söyleyenleri dokuz köy'den kovalayan'ın neden kellesi giyotin'in uç'unda?!
Av'a giderken avlanan kim?!
Demem şu ki:
Padişah'ların zehirlendiği, Sadrazam'ların kellesinin vurulduğu Bizans'dan apartma bir kültürde, kardeş'in kardeş'i iktidar olmak için harcadığı bir real politik'te, hayatın kendisi matematik.
AKP / Ak Parti'ye karşı.
Balta'nın sap'ı ak ağaç'tan.
Kılıçdaroğlu, Baykal'ın "ya aday ol ya da çekil" baskısına binaen mi yürüdü yoksa konjonktür "yürümezsen o koltukta oturamazsın" diye Kılıçdaroğlu'na dayattı mı?!
Velev ki, yürüdü.
"Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?" tercih'inden önce Çiçek & Gökçek var!
Kılıçdaroğlu sadece "yürüyen adam".
Medya "lider" oldu dedi, diye lider olunsaydı, Ekmeleddin "Cumhurbaşkanı", Davutoğlu "Başbakan"dı.
2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017...
Dün imkansız olan ne varsa bugün mümkün.
1 şey değişiyor, dün dolmaz denilen meydanlar, aynen 2007 ilkbahar'ında olduğu yeniden lebaleb.
Demek ki büyük resim'de bir şeyler değişti, mevsim son'bahar.
Hasılı:
Balık hafızalı olmak yersiz, yaşananlar dün gibi taze.
İngiliz kuklası Padişah Vahdettin, İngiliz gemisine binip İstanbul'u terk etmedi mi?!
Öncesinde, Alman kuklası Enver Paşa, İngiliz işgali sırasında, Alman denizaltısına binip ülkeyi terk etmedi mi?!
Bitmeyen İngiliz / Alman sömürge savaşı.
Bu sebepten real politik: Tango
Ezcümle:
"Post Modern Demokrasi", sandık'ta, sonuç'ların halka oylatıldığı sistem'in adı.
Eski tanım, mazi'de kaldı.
Neticede, köy'deki çoban'la bazı beyaz yakalılar'ın oy'u bir midir, AKP'ye pas açan elit CHP'li boş lakırdısı.
Bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam vs diye babalanan çok da, özelleştirme pastasından pay alan 'varsıl seçmen'e laf eden muhalif yazar yok!
Nüans?!
Trilyon dolarlık adam da yek seçmen, milyar dolarlık adam da.
Cemaat, kulüp, dernek vb organizasyonlar da.
Medya patronajı da bir seçmen, istihbarat da.
Medyaya reklam veren şirketler de seçmen, kamuoyu'nda "gerçeklik algısı" oluşturanlar da.
Seçilmişlerin halk'a oy'latıldığı sistem'in adı "renkli demokrasi" ise Arap / Balkan baharı'ndan mülhem sokaklardan yükselen nakarat ortada:
"Adalet isteriz, demokrasi isteriz..."
Bu sloganı günümüz Türkçesi'ne çevirecek olursak:
"(Diktatör'leştirilen) Erdoğan'ın kellesini isteriz."
Diye bakmak mümkün.
Nokta.
...
24
http://www.yeniakit.com.tr/haber/ibadi-dun-zafer-ilan-etmisti-trumptan-ilk-aciklama-354498.html
http://www.medyaradar.com/fatih-altayli-da-hurriyet-polemigine-girdi-tekrarlamaya-bile-utanirim-cok-felaket-iddialar-haberi-747540
http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-fikret-hakan-hayatini-kaybetti-1862017-40516060
http://www.hurriyet.com.tr/rusya-abd-anlasmasina-irandan-ilk-yorum-1862017-40515945
http://www.hurriyet.com.tr/abdde-askeri-ucak-dustu-16-olu-40516048
http://www.hurriyet.com.tr/ingiltere-vatandaslarini-uyardi-kacin-saklanin-bildirin-40515552
http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40564695
http://www.haberturk.com/dunya/haber/1558362-ingiltere-parlamentosu-bosaltildi-yangin-alarmlari-caliyor
http://www.cnnturk.com/dunya/turk-gemisine-libyada-baskin?utm
http://www.medyafaresi.com/haber/yilmaz-ozdilden-sozcu-yonetimine-sert-tepki-benim-koseyi-ona-verin/830993
http://www.birgun.net/haber-detay/mccain-afganistan-da-hizla-kaybediyoruz-169191.html
https://groups.google.com/forum/#!topic/tegmen-mehmet-ali-celebi-ve-arkadaslarina-destek/YnG-Qm8X0_o
...
VAZİYET
Haber şu:
ODTÜ’de yapılan diploma töreninde, CHP'nin eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın oğlu, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ataç Baykal’a kafa atan güvenlik görevlisinin işine son verildi.
http://www.hurriyet.com.tr/deniz-baykalin-ogluna-kafa-atmisti-yeni-gelisme-1862017-40516302
(...)
Yorum şu:
İşine son vermek yetmez.
Bu işin ardında kim var, araştırmak elzem.
Kaldı ki, olay'da adı geçen güvenlikçi kafa atmıyor, kafa ile vuruyor.
Kafa atmak, daha teknik bir konu.
Burun ile dudak'ın olduğu alana rakip'e hissettirmeden anlık çıkma yapılır ve çok can acıtır.
Neticede ya burun kırılır ya da dudak patlar vb.
Burada güvenlikçi geriye doğru esneyip, kafasını çekiç / balyoz gibi kullanıp Baykal'ın oğlunun kafasına vuruyor.
İki taraf'ın da kafasını acıtan bir hamle bu!
Kafayı vuran, her ne kadar öküz'e benzese de, sersemlediğinden Baykal'ın oğlundan yumruk geldiğinde kaçamıyor.
Akıl bu.
O kafa'yı silkelemek elzem.
"Kim, neden, niçin, niye?" böyle bir kafa'yı öylesi bir okul'da istihdam etti?!
Nokta.
...
Arşiv'den KİTAP Özeti
Kitabın adı: DİKTATÖRLÜĞÜN PSİKOLOJİSİ
http://www.dr.com.tr/kitap/diktatorlugun-psikolojisi/fathali-m-moghaddam/egitim-basvuru/psikoloji-bilimi/urunno=0000000588169
Yazarı: FATHALI M. MOGHADDAM
http://en.wikipedia.org/wiki/Fathali_M._Moghaddam
Çeviri: Hakan Kabasakal
3 P Yayıncılık
1. Baskı: Mart 2014
25 TL
344 sayfa
(...)
Arka Kapak:
İki farklı diktatörlüğü iliklerine kadar yaşamış, diktatörlüğün yol açtığı acıların dostlarını ve sevdiklerini tüketişini çaresizlik içinde izlemiş olan İran asıllı Amerikalı psikoloji profesörü Fathali M. Moghaddam, baskıcı rejimlere ilişkin deneyimlerini Diktatörlüğün Psikolojisinde okurla paylaşıyor.
Toplumları, diktatörlük ve demokrasi arasında hiç durmadan gidip gelen bir sarkaca benzeten yazar, şartların gidişine göre diktatörlüğün de demokrasinin de her an değişebilir olduklarına dikkat çekiyor! Moghaddam'a göre diktatörün balyozuyla ezilen bir toplum demokrasiye kayabilir ya da tam tersi demokratik bir toplum her an diktatörlük ağına da düşebilir. Diktatörlük bazen bir darbeyle gelir, bazen de demokratik seçim sandığından toplumsal barış vaatleriyle çıkar ve adeta bir kanser gibi toplumu sinsice pençesine alır.
Peki, insan neden diktatör olmaya heveslenir? Elitler olarak adlandırılan çıkar grupları neden bir diktatörün çevresinde toplanır ve kendi yurttaşlarına umursamadan acı çektirilmesine göz yumarlar? Diktatörlüğün psikolojik temellerinde hangi ruh hali yatmaktadır? En önemlisi, diktatörlükler nasıl devrilir ve diktatörlük çöktükten sonra ne olması beklenir?
Psikolog Prof. Dr. Özcan Köknel'in (Şiddet Dili) dediği gibi: "Bu kitap, küresel değişimlerin yaşandığı çağımızda, demokrasi adına kaygı duyan herkesin mutlaka okunması gerekenler listesinde olması gereken bir kitap."
İyi ve hür okumalar dileklerimizle...
http://www.zaman.com.tr/dunya_emine-erdogana-hediye-edilen-diktatorlugun-psikolojisi-kitabinin-turkce-baskisi-cikti_2207350.html
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26078172.asp
(...)
Sayfa 77:
Hitler sadece gücü kendine çekmekle kalmadı, baştan beri utanç kaynağı olan 1919 Barış Antlaşması'nı adeta bir paçavra gibi yırtıp atarak ve tüm Almanlar'ın iliklerine işlenmiş kendilerince"meşru hakları" olarak gördükleri kıtaya hakim olma düşüncesini  hayata geçirerek yurtseverlerin takdirlerini de kazandı. O bütün bunları emrinde bir ordu olmadan başardı.
Robert Gellately, Hitleri Desteklemek;
Nazi Almanyası'nda Rıza ve Baskı
(Backing Hitler: Consent and Coercion in Nazi Germany, 2001; s. 1)
(...)
Sayfa 93:
"Eğer bir adam iki hafta içinde asılacağını bilirse kafasını çok güzel toplar."
Dr. Samuel Johnson, Boswell, 1791 / 1980, sayfa 849
(...)
Sayfa 96:
Bu tam manasıyla geriye çark etmekti; çünkü devrimden önce beklentileri yükselten Humeyni, İranlılar'ın nasıl yoksulluk içinde süründüklerini ve Şah rejiminin İran halkına hak ettiği hizmetleri sağlamada nasıl başarısız olduğunu bilhassa vurgulamıştı. İran'a kaçak yollardan sokulan ve halk arasında dağıtılan, kasete alınmış konuşmalarda (ki bu kasetlerden bazılarını bizzat dinledim), Humeyni bol keseden atarken, devrimden sonra İranlılar'ın yaşam koşullarının nasıl iyileştirileceğini, birçok hizmeti devletten ücretsiz nasıl alacaklarını ve yüksek standartlarda bir yaşamın tadını çıkaracaklarını vaadediyordu (devrim öncesi konuşmaların tümü, İran'da devrim sonrası konuşma kayıtlarından iz bırakmamacasına çıkarılmıştır).
Fakat devrimden sonra iktidarını sağlamlaştırır sağlamlaştırmaz Humeyni mesajlarını kökünden değiştirdi: Bu dünyanın hiçbir değeri yoktur ve maddiyat kıymetsizdir! Allah'ın inayetine erişmek için çabalamalı ve sadece ahiretteki kaderimizi düşünmeliyiz! Maddi yaşama değer vermeyin; kendimizi ruhani yaşama adamalıyız! Bu maddi dünyada yaşam koşulları ve maddi koşullar hakkındaki beklentileri sarsıcı bir şekilde düşüren Humeyni, söylemini değiştirmiş ve İranlılar'ın beklentilerini dibe vurdurmuştu.
(...)
Sayfa 116:
1933'de yaşanan Reichstag yangını, nasıl Hitler tarafından kullanıldıysa (aşırı solcu Hollandalı gencin tek başına mı hareket ettiği yoksa kundaklama olayında Nazilerin parmağı olup olmadığı konusu hala tartışmalıdır), rehine krizi de 1979 - 1980'de Humeyni tarafından kullanılmıştır.
(...)
Sayfa 117:
2012 süresince, Esad diktatörlüğüne karşı gösteriler yapan Suriyeli sivilleri öldürmeye devam etmesi ve İran'dan malzeme ve diğer destekleri alabilmesi için Rusya ve Çin, Beşar Esad'a yeşil ışık yakmışlardı.
(...)
Sayfa 145:
Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde 1980'lere gelindiğinde Stasi, muhbirlerden örülmüş çok özel ve hiyerarşiye dayalı bir bilgi ağı kullanarak yaklaşık altı milyon yurttaşı fişlemişti (Fullbrook, 1995). Bunun sonucu olarak Doğu Almanlar özel yaşamlarında mahremiyetlerini yeniden düzenlemek zorunda kaldıkları gibi, 1953 Haziran'ındaki ayaklanma denemesinden sonra, 1980'lerin sonuna kadar bir daha hükümete karşı toplu bir eyleme teşebbüs etmemişlerdir. Şüphe ve güvensizlik ikliminde sosyal ilişkiler yara alırken, Stasi'nin gücü ve eylemleri hakkında bazı garip iddialar ortalıkta dolaşıyordu. Şüphesiz bu iddialardan bazıları doğruydu da!
(...)
Sayfa 290:
Tahttan çekilen ve Windsor Dükü unvanını alan Britanya Kralı VIII. Edward (1884 - 1972) halkın önünde açıkça faşizmi desteklemişti. Karısıyla birlikte Nazi Almanyası'nı ziyaret etmiş, Hitler'le buluşmuştu. Eylemlerinden dolayı dolayı İngiliz hükümeti tarafından Bahamalar'a gönderilmeden önce II. Dünya Savaşı'nın başlarında aktif bir Nazi yanlısıydı (Naziler'in akla hayale gelmeyecek destekçileri hakkında daha fazla bilgi için bkz. Hitler'i Kimler Destekledi? Hitler'i İktidar'a Taşıyan Gizli Sermaye 1919 - 1933, Pool & Pool, 1979).
...
Nokta.

11 Temmuz 2017
@HayrullahMahmud

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder