Kod adı: HM: Kısa yol ve/veya Uzun yol?!

Kısa yol ve/veya Uzun yol?!

“Devrimciler güce kavuştuklarında her zaman yerini aldıkları insanlardan zalim olur, çünkü bu işte yenidirler!”
Tolstoy
Bilgenin yüreğinde her dilek,
“Anka Kuşu” gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.
Ömer Hayyam
“Kalabalıklar, şekillenmenin getirdiği zaferden habersizdir. Hangi saflaşmayla galip geldiğimi herkes bilir ama zafere hangi saflaşmayla ulaştığımı kimse bilemez.”
Sun Tzu
...
DURUM
“Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü; bülbül gül’e, karga çöp’lüğe götürür.”
Mevlana

DEDİ Kİ: Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü için ne diyorsun?
DEDİM Kİ: Ne diyeyim! Hayır'lı yürümeler!
DEDİ Kİ: Bence çok güzel yapıyor.
DEDİM Kİ: İyi o zaman, benden istediğin nedir?
DEDİ Kİ: Herkes destek olmalı!
DEDİM Kİ: Emrin olur. Arap baharı denilen yangın da benzer söylemler üzerinden başlamadı mı?! Kılıçdaroğlu da "Adalet" diyor, ardından "Demokrasi" diyor. Bahçeli'nin Türkiye'yi bir anda 16 Nisan referandum'una götürmesi ile malum süreç başlamadı mı?! Barzan'ın, 25 Eylül 2017 tarihine not düştüğü referandum üzerinden verilen mesaj çok açık!
DEDİ Kİ: Demokrasi istemek suç mu?!
DEDİM Kİ: Aksi iddia edilemeyecek şeyleri söylememek elzem. Deniz ıslaktır, çimen yeşil'dir vb. Demokrasi istemek neden kabahat olsun! Barzan mı demokrat, pkk mı, pyd mi, ışid mi, Demirtaş mı, Gülen mi?! Önemli olan nüans'ları atlamamak! Şehvet'e kapılmamak.
DEDİ Kİ: Adalet olmazsa olmaz.
DEDİM Kİ: Sen, siz, Çiller, Gülen istihbari 'Topaç zincir'in parçasısınız! Ak'şener!? Erdoğan da 15 Temmuz'da 'demokrasi nöbet'ine başlıyor ise Türkiye üzerine oynanan oyun açık seçik ortada! Bir uç'undan ABD, AB, NATO çekti, diğer uç'undan Putin, ŞİÖ vb, Ukrayna vak'asında olduğu gibi Türkiye iki parça! Amaç Türkiye'yi parçalamadan sadece Erdoğan'ı tasfiye etmek olsaydı, o kısmı kolaydı. Erdoğan hakkında başta Almanlar olmak üzere her devlet'in elinde olmayan done yok!
DEDİ Kİ: Ne yapmalıyız?
DEDİM Kİ: 2007 süreç'i doğru etüt edilmeli.
DEDİ Kİ: Geçmişte yaşıyorsun!
DEDİM Kİ: Bu cümleyi kimden duydunuz bilmiyorum ama operasyon'u yapan adres'in şahsım'la ilgili yıpratma amaçlı kullandığı cümlelerden yek'i de bu.
DEDİ Kİ: Yani?!
DEDİM Kİ: Yani'si şu: Trump, Brexit, Londra üzerinden yükseliyor. Kötü İngilizce konuşan Putin de Trump gibi Londra üzerinden AB'ye karşı. Erdoğan da AB'ye karşı. Trump, Suriye, Katar, Suudi Arabistan vb üzerinden İran'ı çevreliyor. Büyük Resim'de İran'la savaş var. Kılıçdaroğlu'nu "Erdoğan son'baharı" çerçevesinde yürütenlerin amaç'ı Ak Parti'ye 28 Şubat hatırlatması yapmak! Ya İran'la savaşırsın ya da Mursi gibi tasfiye edilirsin!
DEDİ Kİ: Ne var bunda?!
DEDİM Kİ: Erdoğan'ın diğer yüzünde Urla var, Mesut Yılmaz, Hilmi Özkök var! FB var, FB sadece Aziz Yıldırım, Çevik Bir'den ibaret değil, Kıvrıkoğlu da var. Aydın Doğan, Yılmaz, Erdoğan'la aynı pencereden bakıyor hayata! Damat üzerinden Trump. Trump madalyon'un yek yüzü, arka yüzünde AB var.
DEDİ Kİ: AB mi diyorsun?!
DEDİM Kİ: Ben demiyorum, süreç öyle söylüyor. Büyük satranç tahtasındaki hamle derinliğimiz, bazılarınınki gibi "yek hamle"den ibaret değil, 7 ve/veya 13. Nüans?! Savaş'ın adı enerji bazlı dünyalar savaşı! Boru hattı güvenliği! I. Dünya Savaşı rövanş harp'i. Neo II. Dünya Savaşı! Enerji bazlı nükleer fazlı! Nüans?! Terör örgütleri süreç'te taşeron şiddet işçisi. Siber savaş! İstihbarat savaşları! Su'yun özenle bulandırıldığı ortamda sazan olmamak elzem.2007 süreç'i bu mana. Gül'ü Çankaya'ya çıkartan 28 Şubatçı ulusalcı akıl, TSK'yı Silivri'ye toplattı, sonra FB vs.
DEDİ Kİ: Neden AB?!
DEDİM Kİ: Neo emperyal vizyon Almanlar özetle diyor ki, iletişim (gsm) özgürlüğü, ticaret, finans hürriyeti, haber alma özgürlüğü, turizm vb özgürlüklerinden vazgeçmek istemiyorsanız, AB köprüsünü onarın! Trump üzerinden yükselen süreç içe kapanmacı. Neo Führer bu defa Londra üzerinden yükseliyor. Global demokrasi güneş'i ise Almanya üzerinden yükseliyor. Başka şık yok! Enerji bazlı AB güvenli otoyol'u nasıl tesis edilir, hangi siyasi unsurlar üzerinden yükselir?!
DEDİ Kİ: AB süreç'ini yükseltmek o kadar kolay mı?
DEDİM Kİ: Bilmem, bilemem. Ortada o kadar çok toksik malzeme var ki, elini sallasan kerameti kendinden menkul zat'a değiyor. İsrail / İran makası bunun için var! İstenen sonuç, AB köprüsünün ayak'a kalkması ama "real politik Trump" bunun için var! Acem Barzan Kıyamet! Kürede Neo Fetret Devri. Neo Kaht-ı Rical. Bu sebep'ten global İMECE elzem.
DEDİ Kİ: 28 Şubat rüzgarı daha önce yazdığın gibi frişka mı?!
DEDİM Kİ: O günden farklı yanı bugün baş'ta Trump var, Londra'da May.. Büyük Resim'e bakıldığında, 28 Şubat rüzgar'ının çok sert eseceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Ölmeyi şaka zannedenler, süreç'i test edebilirler. BOP'un kolpacıları yek tek ters ayak'ta.
DEDİ Kİ: Sen ne diyorsun?
DEDİM Kİ: Bir elin nesi var, iki elin... Çok söyledik. İtimat kontrole mani değil! Ne var ki, BOP'ta o kadar kolay para, makam, şöhret elde edildi ki, en basit hali ile anlatsan da, iktidar / muhalefet fark etmez, anlamakta zorlanıyor. Sistem robot! Taşıma suyla alınan yol'un sonu! Özetle diyoruz ki, çözüm'ü üretti iseniz durmak yok, yola devam! Çözüm nedir, diyorsanız hamle derinliği ortada. Kandırılmak istemeyeni kimse kandıramaz, ikna olmak istemeyeni de hiçbir mantık ikna edemez!
DEDİ Kİ: Savaş çıkar mı?!
DEDİM Kİ: Şaka mı bu! Savaş'tayız! Art arda gelen asker, polis cenazeleri hangi sebep'ten kaynaklı!? Ankara'dan İstanbul'a değil de, Diyarbakır ya da Hatay'a doğru yürünmüş olsaydı, bu soru'ya gerek kalmazdı. Merkez Medya'da dönüşüm şart! Aksi halde herkes kendi medya'larında ne kadar cengaver ya da ne kadar masum, mazlum olduğunu anlatır durur. Değirmen kurudu. 1 milyar dolar at pazarlığı ile açılan sahne, 2 milyar dolarlık nakit sıkışıklığı üzerinden kapanır mı ve/veya kapanır ise nasıl kapanır?!
DEDİ Kİ: Neden bu kadar sakinsin?!
DEDİM Kİ: 1 şey değişti, yük şimdi onların sırtında! HM'yi yok saydık! Sıfır Profil. HİÇ'lik mesabesi. Nüans?! Katalizör nedir, ne değildir?!
DEDİ Kİ: Anladım. Yeditepe mi, Bahçeşehir mi?!
DEDİM Kİ: O kadar basit değil ama öyle diyelim. Süreç kaos'u derinleştirirken, çözüm'e, güven'li liman'a en kısa yol'dan nasıl gideriz?! (TURA) Diye bakmak mümkün. Uzun yoldan geliyoruz, bu sebep'ten yek adım geri bastık, "biz bu işi çözeriz" diyen kim varsa hepsi için yol'u boşalttık. İsrail / İran makası aynı zamanda, süreç'in işgüzarları için var. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir bu mana. Artı, sorunun muhatabı sermaye! Bebek taklidi yaparak makas'lardan çıkmak mümkün mü?! Süreç ortada: Katafalk.
Nokta.
...
24

https://tr.sputniknews.com/turkiye/201707011029101289-michael-rubin-turkiye-ucurum-tek-parca/

http://www.hurriyet.com.tr/iranin-asil-derdi-turkiye-su-savaslari-basliyor-40508830

...

Kitap Özet

Kitabın adı: TERÖRLE SINANMAK
"Ülkemin bir çakıl taşını vermem" haykırışlarından, "Özgür Kürdistan" pazarlığına...http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=636649
Yazarı: Mehmet Bican
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/07/acem-sarkac-veveya-bir-adm-sonras-buyuk.html
Truva Yayınları
1. Baskı Ocak 2013
24 TL
480 sayfa
(...)
Sayfa 115:
"Özel Tim"e Karşı Olan Cumhurbaşkanı Demirel; "Devletin Resmi, Legal Güvenlik Dışında Özel Bir Güç Oluşturursanız Ortaya Çerkez Ethem'ler Çıkar" Diyor.
(...)
Sayfa 172:
Güneri Cıvaoğlu, Antalya'dan döndüğümüz günün akşamı atv'deki yorumunda, "Özer Bey, ABD'deki mallarını satsın, Türkiye'ye getirsin" diye bitiriyor. Özer Çiller, Cıvaoğlu'nun bu yorumunu telefonda aktarınca sinirleniyor. "Kendi getirsin" diyor, Güneri'nin de Paris'te villası var. Neden satıp, parasını Türkiye'ye getirmiyor?"
(...)
Sayfa 187:
Ertuğrul Özkök şarabı seviyor. Bu tartışmalara, Türkiye gazetesi başyazarı Yalçın Özer'in katılmadığını görüyorum. Ama Ertuğrul Özkök'le Güneri Cıvaoğlu pek keyifliler. Şarap muhabbeti bitiyor, ardından ruhlar alemi ve reenkarnasyon sohbeti başlıyor. Uçak İstanbul'a iniyor.
(...)
Sayfa 201:
"Bana Türker İnanoğlu'nu bulun!" diyen Çiller, "Ondan benim için acıklı bir Türk filmi istiyorum!" diyor. "Benim hissettiğimi, ancak Türker İnanoğlu anlatır" diye devam ediyor.
(...)
Sayfa 214:
Başbakan Çiller, PTT'nin T'sinin 40 milyar dolara satılacağının hesapları içindeydi. Ancak, Anayasa Mahkemesi, PTT'nin T'sinin özelleştirilmesiyle ilgili yasayı iptal edince, bu satış gerçekleşememiş; PTT'nin T'si 14 Kasım 2005 tarihinde AKP Hükümeti'nin kararıyla 6,5 milyar dolara Lübnanlı işadamı Refik Hariri'ye satılmıştır.
(...)
Sayfa 220:
"Çiller, dini kesimler üzerinde çok büyük etkinliği bulunan Fetullah Gülen'den Terörle Mücadele Kanun Tasarısı konusunda desteğini istedi." Sabah'ın haberi doğru... Çiller'in, Fetullah Gülen'den sadece destek istemediği kesin. "RP'nin önünü nasıl kesebiliriz?" hesabını da sergiliyor Çiller.
(...)
Sayfa 223:
Çiller, Atatürk'ün , "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" Sözünü, "Ne Mutlu Türkiye'nin Vatandaşıyım Diyene" Şeklinde Değiştirirken, Türk Milliyetçiliği Anlayışı Yerine Federatif Bir Yapının Gerektirdiği Vatandaşlık Anlayışı Mı Getirmek İstiyordu?
(...)
Sayfa 231:
Çiller'in "Nesebimiz belli değildir" dediğini öne sürerek, "Bizim nesebimiz belli" diye açıklama yapan ANAP Genel Başkanı Yılmaz'a eleştiri, Sabah yazarı Hıncal Uluç'tan geliyor. Uluç, "Neseb-i gayri sahih" başlığını taşıyan yazısında Çiller'e müthiş arka çıkarak Mesut Yılmaz'ı yerden yere vuruyor.
(...)
Sayfa 241:
Mehmet Ağar, "Şerefsiz bunlar" diye telefonu kapatıyor. Akın Bey'le bakışıyoruz. "Şerefsiz olanlar" bu haberi yayınlayanlar mı, göstericiler mi, yoksa bu gösterileri önlenemeyen emniyet güçleri mi? Asıl önemlisi, böyle bir olayı anında Ankara'ya bildirmeyenler mi? Kimin şerefsiz olduğu bir süre sonra anlaşılıyor. Ağar, kendini izleyen Akın İstanbullu'ya ve bana dönerek, "Böyle bir şey yokmuş, ölen falan yok!" diyor. Toplantıya geçiyor. Oysa, Ümraniye'deki olaylarda 4 kişi hayatını kaybediyor.
(...)
Sayfa 242:
Tansu Çiller, MİT'ten istihbarat alamıyor mu? Yoksa istihbarat dosyalarını okuma fırsatı mı bulamıyor? MİT'in Başbakanlık'ta Tansu Çiller'e her an istihbarat vermekle görevli bir elemanı var. Benim de arkadaşım. Kendisiyle, yurtdışında görevliyken tanışıyorum. Tansu Çiller'e, kolunun altındaki gizli dosyalardan birkaç satır bir şey okutabilmek için çırpınıyor ama başarılı olamıyor. Sonuçta gizli damgalı o dosya Başbakanlık'ta ya Akın İstanbullu'yu teslim ediliyor ya Başbakanlık Konutu'nda Nalan Kozan'a ya da Özer Bey'e...
(...)
Sayfa 259:
Tansu Çiller'in "Plevne Gafı"na karşı hiçbir açıklamada bulunmuyor. Akın İstanbullu da, "Askerler öyle söylemiş, demek ki, bir bildikleri var, onlar açıklasın..." diyor. Günler sonra Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Hurşit Tolon, medya ve kamuoyundaki Plevne tartışmasına son noktayı koyuyor.
(...)
Sayfa 264:
Baba, Çiller'in "PKK kampını bombalamak bahanesiyle İran'a girme" çılgınlığını önlüyor.
(...)
Sayfa 291:
Çiller'in sesi, helikopterin gürültüsünü bastırıyor.
"Sadece bu televizyonlar değil" diye sürdürüyor yüksek perdeden konuşmasını: "Show Tv kapatılacak!"
(...)
Sayfa 349:
Refah lideri, Ankara'daki İran Büyükelçiliği'nde düzenlenen İran Devrimi''nin 16'ncı yılı kutlamalarına da katılarak, İran'daki mollalar rejimine övgüler yağdırıyor. İran Devrimi'ni "çok hayırlı" bir olay olarak niteleyen Erbakan şöyle konuşuyor: "İran Devrimi çok faydalı olmuştur. İran halkı yıllarca Batı taklidi yönetimler altında büyük ıstıraplar çekti. İran Devrimi çok hayırlı bir olaydır. Bu devrimi yapanlara teşekkür ediyorum. Onları kutluyorum."
(...)
Sayfa 356:
Posta gazetesi, İngiltere'nin en ciddi gazetelerinden sayılan The Guardian gazetesinden alıntı yapıyor birinci sayfasına:
Posta'nın haberine göre, Refah Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül, The Guardian muhabirinin sorularını cevaplandırırken, "Türkiye'de Cumhuriyet'in sonu geldi" diyor.
Gül şöyle devam ediyor:
"Laik sistemi kesinlikle değiştirmek istiyoruz!"
The Guardian, Abdullah Gül'ün açıklamasını, "Gül, Türkiye Cumhuriyeti'ne açıkça meydan okudu", "RP'nin ürperten yüzünü ortaya döktü", "Refah, 'Yeşil Devrim'in yolunu açacak" yorumlarıyla veriyor.
(...)
Sayfa 394:
Sakıp Sabancı'nın görüşü şöyle:
"Geminin kaptanı hoca oldu. Eğer Türkiye demokrat ise bu karara saygı duymalı. Türkiye'de hiç kimse laikliğe dil uzatamaz, çünkü uzatmazlar."
Rahmi Koç da Sabancı gibi düşünüyor.
The New York Times, "Askerler, işe karışmadan, kenarda seyirci kaldılar" diye yazarken...
(...)
Sayfa 395:
Generaller seyretmiyor...
Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir bana aynen, "Biz burada duruyorsak, Çiller için duruyoruz" demesi boşuna değil.
Org. Çevik Bir aynen şunları söylüyor:
"Tansu Çiller bize 'Laikliğin teminatı benim' dedi..."
"Tansu Çiller, 'Cumhuriyet Türkiyesi'nin, laikliğin Hükümet içindeki teminatı benim' dediği için sesimizi çıkarmıyoruz."
(...)
Sayfa 400:
Erbaş, bu açıklamayı, Erbakan'ın teröre çözüm amacıyla Başbakanlık'ta bir "Gizli PKK Zirvesi" gerçekleştirdiği ve "TRT'nin GAP - TV kanalından her gün 2 saat Kürtçe yayın yapılacağı" ve "PKK'lı teröristlerin de yararlanacağı bir genel af üzerinde çalıştıklarının" ortaya çıkması üzerine yapıyor.
(...)
Sayfa 414:
Çiller, "Aydın Doğan'ı iflas ettireceğim! Peşimden elini uzatacak sıkmayacağım! Perişan edeceğim onu!" demişse de, bu söylediklerini gerçekleştirememiş, medyanın kurbanı olarak politik hayattan elini eteğini çekmek zorunda kalmıştır.
(...)
Sayfa 428:
Abdullah Öcalan'ı yakalayıp Türkiye'ye getirmek, Ecevit'in azınlık azınlık hükümetine nasip olacaktır. Öcalan'ı teslim alıp getiren ya da sorgulayanlardan Korg. Engin Alan, Kur. Alb. Levent Göktaş ve Kur. Alb. Hasan Atilla Uğur tutuklu. Bu 3 değerli subay şu anda Silivri Cezaevi'nde tutulmakta ve Silahlı Terör Örgütü üyesi olmaktan yargılanmaktadır.
(...)
Sayfa 442:
(17 Ağustos) Türkiye'nin deprem dolayısıyla uğradığı kaybı, depremden üç gün sonra TÜSİAD açıklıyor: Kayıp 20 milyar dolar...
(...)
Sayfa 443:
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal:
"Geçen akşam IMF'nin 500 milyon dolarlık deprem yardımı kasamıza girdi."
"Cuma günkü memur maaşlarını bu yardımla ödedik."
(...)
Sayfa 445:
Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Rahşan Affı'ndan Cezaevleri'ndeki 1600 PKK'lının Yararlandığını Belirterek, "Şimdi Bunlar Dışarıdalar" Diyor.
(...)
Sayfa 446:
Milliyet gazetesi, "Müjde Rahşan, Katiller Serbest" manşetiyle çıkıyor.
(...)
Sayfa 452:
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan da, Ecevit'e fırlatılan Anayasa kitapçığını kapıp Sezer'e doğru fırlatıyor. "Nankör Kedi!"
(...)
Sayfa 454:
Ecevit ve ortakları 19 Şubat 2001 şokunu atlatmanın yolunu, Dünya Bankası'nda görevli Kemal Derviş'i Türkiye'ye çağırarak, ekonominin başına tek yetkili devlet bakanı olarak getirilmesinde görüyorlar.
(...)
Sayfa 455:
Ne Apo'yu derdest edip Türkiye'ye getirmek ne de bugünkü AKP iktidarının yararlanmayı sürdürdüğü ekonomik tedbirler ve radikal kararlar Ecevit'i kurtaramayacak, geçmişte geniş halk kitlelerinin vazgeçilmez kahramanı olan Karaoğlan tarih sayfalarına krizlerle birlikte yazılacaktır. Amerika'dan ithal Kemal Derviş'in yetiştirdiği o günün meyvelerini toplamak ise bugünkü iktidara nasip olacaktır.
...
Kitabın adı: 28 ŞUBAT’TA DEVRİLMEK
http://www.dr.com.tr/Kitap/28-Subatta-Devrilmek/Mehmet-Bican/Arastirma-Tarih/Politika-Arastirma/Turkiye-Politika/urunno=0000000405486
Yazar: Mehmet Bican
Truva Yayınları, 2012
1. Baskı: Temmuz 2012
23 TL
432 sayfa
(…)
ARKA KAPAK:
Tansu Çiller: “Bu Bir Çankaya Darbesidir”
Köşk’ten ABD’ye, “Yarı askerî bir yönetim hazırlığı içinde bulunan Çiller’e yardım yapmayın!” mesajı gitmiş miydi?
Çiller, Demirel’in rahatsızlığını, “Orduya güvenmiyor! İhtilal yaparlar zannediyor! Yani böyle bir dehşet içinde...” sözleriyle açıklıyor; “Askerlerle ben de ihtilal yapacağım! Vallahi bunu düşünüyorum!”
Genelkurmay Başkanının “Serseri” dediği adam kim?
“Çiller’in emrindeki 700 kişilik ölüm timi” hangi cinayetleri işliyor?..
TSK’nın verdiği mesajlar “askerî müdahalenin ayak sesleri” olarak algılanınca Çiller, paşalara kafa tutuyor.
“Atatürk ideallerinin bekçisiyiz” diyen Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir’i ayakta alkışlayanlar arasında, dönemin Refahlı Devlet Bakanı Abdullah Gül de var!
Org. Bir nerede konuşuyor?
Gül, neden ayakta alkışlıyor?
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2012/07/20/pasabank
(…)
Sayfa 317:
Toplantıda işadamı Sakıp Sabancı da var. “1997’nin Sevgi ve Hoşgörü İnsanı” seçilen Sabancı, ödülünü alırken sözü YÖK tasarısına getiriyor. Düşünülen değişikliklerin üniversitelerde sıkıntı yaratacağını belirten Sabancı, “Şimdi…” diyor; “Hepinizi Erbakan Hükümeti’ni alkışlarla protesto etmeye çağırıyorum!”
Herkes ayağa kalkıyor, Sabancı’nın önerdiği biçimde Hükümet alkışlarla protesto ediliyor.
Toplantıda bir de konuk bakan var: Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, en ön sırada oturuyor. O da, Hükümet’i protesto edenlere alkışlarıyla katılıyor.
...
Nokta.

4 Temmuz 2017
@HayrullahMahmud

6 Temmuz 2017 Perşembe

Kısa yol ve/veya Uzun yol?!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder