7 Ocak 2015 Çarşamba

Bilakis ve/veya Rutin dışı zaman'lar?!

Bilakis ve/veya Rutin dışı zaman'lar?!

"İstiklal Mahkemesi, Mücadelesinde, Yalnız Allah’tan Korkar” 
“Zor bir iş, zamanında yapmadığınız kolay işlerin birikmesiyle oluşur.”
Henry Ford
"Eğer bir adam iki hafta içinde asılacağını bilirse kafasını çok güzel toplar."
Dr. Samuel Johnson, Boswell, 1791 / 1980, sayfa 849
(Not: Uzun zamandır yazıları takip edenler için yazı buraya kadar okuyup nihayetlendirmek mümkün. HM)
...
JEOPOLİTİK METEO
TC Atilla Kamer:
SAGGESTOLOJİ-ZİHİN KONTROLLÜ DOLMABAHÇE SARAYI SALDIRISININ ARDINDAN İKİNCİ SALDIRI: ‘’I HAVE ‘LOST’ MY WALLET’’!!! DAVUTOĞLU: SULTAN’AHMET SALDIRISI İÇİN ‘ÖRGÜT BAĞLANTISI ARAŞTIRILIYOR’ DEDİ!!! 
CANLI BOMBALAR'DAN SUÇ DUYURUSU!!!
ELİF SULTAN KALSEN DE, CAN GÜVENLİKLERİNİN OLMADIĞI BELİRTTİ VE "BUNUN KAYGISINI YAŞIYORUZ. BURAYA GELDİK AMA ÇIKTIĞIMIZDA NE OLACAĞINI BİLMİYORUZ. BEN ÜÇ AY ÖNCE TAHLİYE OLDUM, AÇIKTAN FAALİYET YÜRÜTÜYORUM. BİZİ KATLETMEK İSTİYORLAR. DÜŞÜNCEMİZDEN DOLAYI BUNU YAPMAK İSTİYORLAR. BASININ ALET OLMASINI İSTEMİYORUZ" DEDİ.
...
DURUM
Kanlı Noel?!
Yeni yıl'ın ilk gün'ü İstanbul Dolmabahçe'de, düzeneği bozuk canlı bomba üzerinden mesaj verdiler.
AKP kulağının üzerine yattı.
İkinci "canlı bomba"lı mesaj, bu defa turistlerin uğrak yeri Sultanahmet üzerinden verildi.
Nüans şurada:
Bu defa canlı bomba'nın mekanizması çalışıyordu.
Amaç daha çok polisin ölmesi olmuş olsaydı diğer bombalar da "uzak'tan kumanda" düzeneği ile patlatılırdı.
AKP'nin mecburiyetleri kapsamında canını kaybeden emniyet görevlisine Allah'tan rahmet diliyoruz, başımız sağolsun.
Davutoğlu'nun açıklamalarından anlaşılıyor ki, bu ilk olmayacak.
Kayan eksen kapsamında 'Savaş'tayız.
Büyük barzan bataklığı, PKK, Suriyeli 5. Kol'cular, IŞİD vb üzerinden kalmayan sınır güvenliği kapsamında büyük şehirlerin içlerine kadar yayıldı.
DHKP - C ise Ak Türkiye gibi üretmeden tüketen Yunanistan üzerinden İstanbul başta olmak üzere büyük şehirleri hedef alıyor.
Atina, İsrail ile stratejik ortak.
Görünen gerçeklik'in ötesinde; Sarıgül ve ekibi çökmedi, bilakis şakacıktan yapılan muhalefete dışarıdan sert müdahale geldi.
"Kahrol düşman al sana bomba" ile yürümüyor 2015 süreç'i.
"Adam Asmaca final süreç'i" kapsamında, Sarıgül Özkan tayfa'ya geçilen mesaj net:
"Ya adam gibi AKP'yi, Erdoğan'ı hırpalarsınız ya da baş'ta oğlun emir olmak üzere tüm ekibini organize işlerden içeri toplarız!"
İsrail / İran makas'ında takas'sız çıkmak mümkün değil!
Türkiye tarihinde bu kadar kolpa'cıyı birarada görmedi.
Sarıgül yanmasa, Özkan, Doğan yanmasa, Erdoğan, Gül, Gülen, Gökçek, Hisarcıklıoğlu, Gökçek, Çiçek vb yanmasa, başta Avrupa olmak üzere İsrail, enerji boru hatları vb yangın yerine döner.
Erdoğan da iktidara yürütülürken Sarıgül'den farklı değildi, kirlilik ise benzer kirlilik.
Şakası olmayan çok sert bir süreç bu.
Avrupa güven'de değil!
Londra, en üst perdeden S.O.S veriyor.
İsrail köşeye sıkıştı.
Enerji boru hatları güven'de değil.
Bush'giller geri dönüyor.
İran ise AKP üzerinden nüfuz alanını genişletmeye devam ediyor.
Hasılı:
Mazi kalpte yaradır.
“Humeyni karşı devrimi sonrasında İran’dan ilk giden Yahudiler oldu”!
Neo Humeyni karşı darbe süreç'inde Türkiye'den, İstanbul'dan ilk giden, düşen kim'ler olur?!
Gülen, Erdoğan için "Hitler" dedi, kıvılcım mesaj'ı çaktı.
Ezcümle:
Tirajikomik.
Davutoğlu, kanlı noel sonrası yaptığı açıklamada "2 bomba tesirsiz hale getirildi" demiş.
Mi acaba?!
Bilakis?!
zarf (bi'lakis, l ince okunur) Arapça bi'l-¤aks
zarf Tersine olarak, tam tersine, tersine, aksine
"Bilakis tecrübeli bir adam gibi söz söylüyorum, inanınız." - P. Safa
Laik, çağdaş yaşam'a kasteden canlı bomba'lardan biri Çankaya'da, diğeri ise Başbakanlık'ta imha edilmeyi bekliyor.
Pensilvanya'daki ise ex, milyonları ayağa kaldıracak cenaze töreni için geri sayım devam ediyor.
AKP'nin mecburiyetleri, Türk Milleti'nin mecburiyetleri yapılmak isteniyor.
Türkiye, AKP'nin yüksek demokrasi ateş'inde yangın yeri.
Yönetilemez halde.
Destabilizasyon.
Güvenlik bazlı Laik LARP.
Nokta.
(Not: Günün yazısı DURUM ANALİZ burada nihayetleniyor. Akordeon tekniği içinde yazılan yazıyı okumayı, istenirse bu nokta'da kesmek mümkün. Yazının bundan sonrası anafikri destekleyen ek yazılardan oluşuyor. HM)
...
Kitabın adı: GABRIEL GARCİA MARQUEZ Bir Ömür
Yazarı: Gerald Martin
Çeviri: Zeynep Alpar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010
I. Baskı: Nisan 2012
692 sayfa
55 TL
(…)
Sayfa 216:
Fransızlar’ın “Şarap” yerine “Süt” içmesini sağlama çalışmasıyla meşhur Pierre Mendes – France, kısa süre önce iktidarı bırakmaya zorlanmıştı; yerini alan Edgar Faure de fazla dayanamayacaktı.
(…)
Sayfa 279:
Operacion Masacre / Katliam Operasyonu.
(…)
Sayfa 294:
Patlama (Boom).
(…)
Sayfa 310:
Tiempo de Morir / Ölmek Zamanı.
(…)
Sayfa 318:
“Buendia”, İspanyolca “İyi gün” demek.
(…)
Sayfa 531:
Akil Adam!
(…)
Sayfa 609:
Yaprak Fırtınası!
...
Kitabın adı: Devlet Terörü ve Ajan Provokatörler, Gizli Ordular
 Yazarı: Halid Özkul
Destek Yayınları, I. Baskı
363 sayfa
22 TL
(…)
Sayfa 132:
“Eğer bir yalan, uzun bir süre yeterince tekrarlanırsa, sonunda o yalan bir gerçekmiş gibi algılanır!”
Dr. Joseph Paul Goebells
(…)
Sayfa 183:
Usame bin Ladin ve ailesinin kayıtlı olarak Amerikan Bankaları’nda 873 milyar doları mevcuttu. ABD’deki toplam mal varlıklarının 2 trilyon dolar olduğu düşünülüyordu. İddiaya göre, Bin Ladin ailesinin ABD’deki aktif parası ABD’nin toplam bütçesinin yüzde 15,5’idir. Ladin ailesinin toplam malvarlığı ise 7 trilyon dolara, yani Amerikan ekonomisinin neredeyse yarısına yakındır.
(…)
Sayfa 192:
Bin Ladin’le ilgili kitap yazan Amerikalı “Terör uzmanı” Michale Swetnam’a göre, sadece ABD topraklarında yüzlerce “uyuyan hücre” bulunuyor! Amerikan Kongresi’ne bir rapor veren Ortadoğu uzmanı Kenneth Katzman ise Dünya çapında 50 ile 60 ülkede faaliyet gösteren militanlar olduğunu idda ediyordu.
(…)
Sayfa 194:
The Washington Post’ta 23 Eylül’de yer alan haberde ise Filpinler’de 1995’te evinde bomba yaparken meydana gelen patlama sonucu yakalanan Abd’ül – hakim Murad adlı teröristin “Bojinka” (Büyük patlama) kod adlı bir eylemden söz ettiği, bu eylem ABD’deki birçok yolcu uçağının havaya uçurulması ve bir yolcu uçağının da, CIA’nın Washinton yakınındaki yönetim binasına çarpması unsurlarını içeriyordu. Ayrıca örgütün, Papa II. John Paul’ün öldürülmesine yönelik hazırlık yaptığını yetkililere anlatıyordu. 
...
Final süreç'i: Kıyamet?! 
(Not, günlük gazeteleri okudu iseniz linkler arasında dolaşmanız gereksiz zaman kaybı! Bu başlık altında dünyada ve Türkiye'de son 24 saat içinde yaşanan gelişmeler biraraya toplanıyor, toplu bakış. HM)
CNN'in "Kıyamet günü" videosu
'Türkiye 80'lere döndü'
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye'nin diğer yükselen piyasalarla karşılaştırıldığında rekabet noktasında da geride kaldığını belirterek, nispi piyasa payı anlamında doğrudan yabancı yatırımları çekme noktasında Türkiye’nin 80'lerdeki yerine geri dönmüş durumda olduğunu söyledi.
Sultanahmet Meydanı’nda bulunan polis noktasına bomba atıldı.
5 günde 2'nci canlı bomba saldırısı
Beykoz Acarkent’te Porche, Mercedes, Range Rover cip ve Mercedes Vito minüs ile suikaste gitme hazırlığındaki biri işadamı 6 kişi yakalandı. 
Marmara Denizi'nde 250 yıldır kırılmamış olan fayın her an kırılabileceği ve fayın kırılması durumunda büyük bir deprem olacağı belirtildi
Deprem denizden gelecek
İstanbul’da beklenen depremin denizde olacağı kaydedilen konferansta, İstanbul ve çevre illerde hissedilecek depremin Erzincan ve İzmit depremleri gibi yıkıcı olmayacağına işaret edildi. 
Asker Ezidi kampına girdi: İndirin o bayrakları yoksa...
Diyarbakır’da bulundukları kampta basın açıklaması yapan Ezidilerin, Abdullah Öcalan posterleri ve PKK flamaları taşıması üzerine zırhlı araçlarla kampa giren asker, uyarılarda bulunarak, poster ve flamaların indirilmesini istedi. Grubu uyaran Çınar İlçe Jandarma Komutanı, "Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir hareket yapmanız yasa dışı. İndirin o bayrakları. Yoksa müdahalede bulunacağız" dedi. Uyarıların ardından Abdullah Öcalan posterleri ve PKK flamaları indirilirken, askerler de kamptan ayrıldı.
Anayasa Mahkemesi kamuyounda merakla beklenen seçim barajı ile ilgili kararını verdi. Toplantıya Başkan Haşim Kılıç katılmazken, karar oybirliği ile değil oy çokluğu ile alındı.
GAZİANTEP’te, kaybolan 3 yaşındaki kız çocuğu bir süre sonra tren garında taciz edilmiş ve dövülmüş olarak bulundu. Polis tedavi altına alınan küçük kız çocuğunu taciz edip kırık şişe ile vücudunun çeşitli yerlerinden yaralayan saldırganın bulunması için çalışma başlattı.
Çağla Şikel ile Emre Altuğ neden boşanıyor
Açıklamanın son cümlesinde "Bu ayrılığımızda herhangi bir üçüncü kişinin ilgi ve alakası söz konusu değildir." yazmasına rağmen bu evliliği geçtiğimiz yaz ortaya atılan ihanet iddiasının çok yıprattığı konuşuluyor. Çeşme'de Çağla Şıkel'in eşini bir basketbolcu ile aldattığı dedikodusu yazın en çok konuşulan konularından biriydi. Ancak çift, bu ihanet iddiasını kesin bir dille yalanlamıştı.
Mahfi Eğilmez, Türkiye ekonomisinin 2002-2014 yılları arasındaki görünümünü verilerle ortaya koydu
“Yüksek mevkilerde sağduyuya az rastlanır.”
Juvenalis
(MICHEL DE MONTAIGNE, Denemeler, İskele Yayıncılık, İstanbul 2013, sayfa 162)
Suriyeli mültecilerin yüzde 10'u kamplarda, 1 milyon 800 bini sokaklarda
AB’den U dönüşü
15 Ocak’ta Kazakistan’ın başkenti Astana’da Putin ve Poroşenko’nun katılacağı liderler zirvesini organize eden Hollande, “Bence yaptırımlar şimdi durdurulmalı. Eğer ilerleme sağlanırsa da kaldırılmalı. Eğer ilerleme (barış yolunda) olmazsa aynen kalır” dedi. Hollande, “Doğu Ukrayna’yı almak Putin’e pahalıya patlar. Bunu istemiyor. Onun istediği Ukrayna’nın NATO kampına dahil olmaması. Biz ise Putin’in Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı göstermesini bekliyoruz” diye ekledi. 15 Ocak Astana zirvesine Merkel’in de katılması bekleniyor. 
Bir Müslüman nasıl giyinmelidir? Peygamberimizin tavsiyeleri neler?
Güngör Uras: Bağdat Caddesi ve Bahariye ekseninde
Kadıköy’de şimdilerde üst gelir grubu ile orta ve alt gelir grubu birlikte yaşıyor. Üst gelir grubunun alışveriş caddesi Bağdat Caddesi. Orta ve alt gelir grubundakiler Bahariye’den alışveriş yapıyor.
İki alışveriş bölgesi fiyatları farklı. Bağdat Caddesi’nde hemen her ünlü yabancı ve yerli markanın satış mağazası var. Örneğin Burberry’de erkek takım elbise 5.500 TL. Gömlek bin TL. Kravat 350-450 TL. Ayakkabı 1.700 TL. Damat’ta takım elbise 990 - 1.670 TL. Gömlek 220 - 345 TL. Desa’da kadın deri ceket 999 - 1.399 TL. Vakko’da erkek takım elbise 4.290 TL.
Bahariye’de Erol’da erkek takım elbise 230 - 400 TL arası. Armoni’de erkek gömlek 70 - 140 TL. Ceyko’da kadın etek 99 - 119 TL. Hırka 89 TL. Mango’da kadın anorak 99 TL. Kadın elbise 70 - 129 TL. Beymen Outlet’de kadın tayyör 250 - 500 TL. Kadın elbise 150 - 350 TL.
Görülüyor ki Bahariye, Bağdat Caddesi’nden ucuz ama Ayşe Hanım Teyzemgiller için gene de fiyatlar hazmedilebilir seviyede değil.
Soma AŞ’nin devlete kömür diye gönderdiği taşlar Yırca köyünde adeta küçük dağlar oluştururken, köylülerin de en önemli geçim kaynağı oldu. Köylüler, karda kışta 8 saat çalışıp, taşların arasından ayıkladıkları kömürü çuvalı 11 liradan satarak hayata tutunmaya çalışıyor
...
VAZİYET
Kitabın adı: Gelibolu 1915
Yazarı: Erol Mütercimler
Alfa Yayınları
1. basım Mart 2009, 3. Basım Nisan 2010
550 sayfa
Fiyatı: 9,90
(…)
Sayfa 304:
“Ölünecek, fakat bir karış toprak asla düşmana verilmeyecekti!”
(…)
Sayfa 497:
Sanders’in müdahalesiyle Albay Mustafa Kemal görevinde kalırken bu kez de hak ettiği generallik rütbesiyle ödüllendirilmesi de yine Enver Paşa tarafından engellenmiştir ya da geciktirilmiştir. İkinci Anafartalar zaferinden sonra Albay Mustafa Kemal’in generalliğine yükseltilmesi hakkındaki 5. Ordu Kaomutanluğu’nın önerisini Enver Paşa iki üç ay beklettikten sonra padişaha sunmuş ve bu yüzden Mustafa Kemal, gecikmeyle general olabilmişti. Mustafa Kemal, 1 Haziran 1915’te ‘Albay’lığa 19 Mart 1916’da ‘Tuğgenerallik’e yükseltilmiştir. Mustafa Kemal “Albay”lığa yükseltilirken de benzer haksızlığa uğramıştır. Bu olay emekli general Remzi Yiğitgüden’in tanıklığıyla TSK tarihine de geçirilmiştir: “Yarbay Mustafa Kemal’in Arıburnu cephesinde 19. Tümen Komutanı iken ‘5. Ordu’ca albaylığa yükseltilmesi hususunda yapılan öneri, tıpkı generalliğe yükseltilmesi işinde yapıldığı gibi hayli geciktirilmiştir. Gecikmeleri sezinleyen Mustafa Kemal, terfisine engel olan nedenleri anlamak üzere 5. Ordu Karargahı 1. Şube Müdürü Vekili Yüzbaşı Ali Remzi’ye (sonra general Yiğitgüden), bir bahaneyle Kemalyeri’ndeki karargaha getirtmişti. Fakat gerçeği tam öğrenemeyince, telefonla 5. Ordu Kurmay Başkanı Yarbam Kazım’ı (İnanç) telefonla bularak şunları söylemiştir: “Biliyorum, yoluma engeller tertipleniyor. Fakat ben Albay değil, düşünemeyeceğiniz derecede büyüğünüz olacağım. Buna göre gerekenleri ikaz etmeniz yararlı olur!”
...
Kitabın adı: Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları
Derleyen: Hulisi Turgut
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
I. Baskı, Ocak 2005
10. Baskı, Mayıs 2008
794 Sayfa
25 TL
(…)
Sayfa13:
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “Kılıç Ali” diye anılan babamın asıl adı “Asaf”tı. (Altemur Kılıç’ın takdim yazısından.)
(…)
Sayfa15:
Paşa, babamın o günlerde “Asaf” olan adını beğenmemiş. Kendisine nereli olduğunu sormuş, “İstanbulluyum. Beşiktaş, Valideçeşme Kılıç Ali Mahallesi’ndenim” cevabını almış. Mustafa Kemal Paşa, Yüzbaşı Asaf’ı dinledikten sonra “Tamam” demiş, “Bundan sonra senin adın Kılıç Ali. (Altemur Kılıç’ın takdim yazısından.)
(…)
Sayfa27:
“Rica ile merhamet dilenmekle Millet işleri devlet işleri götürülemez, bir milletin ve devletin şeref ve istiklali temin edilemez. Türk Milleti ve Türkiye’nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk
(…)
Sayfa45:
Bu akşam, yeni harflerin kabul edildiği sıralarda, Mustafa Kemal İstanbul’da Gülhane Parkı’nda bulunuyordu. Binlerce insan arasında, hep beraberdik. Çok neşeliydi. Kadehini alarak, ayağa kalktı ve millete hitap etti: “Arkadaşlar, bu rakıyı vaktiyle padişahlar da içerdi. Onlar da her türlü eğlenceyi yapardı. Yalnız aramızdaki fark, onlar saraylarının dört duvarı arasına gizlenip müraice (riyakarca, iki yüzlü) içerlerdi. Ben ise aziz milletimin huzurunda yapıyorum ve şerefle içiyorum.”
(…)
Sayfa 370:
Mahkeme Heyeti’nin oturduğu yerin arkasında yine büyük harflerle büyük bir levha ile “İstiklal Mahkemesi, Mücadelesinde, Yalnız Allah’tan Korkar” yazısı asılıydı.
(…)
Sayfa 562:
İlk Meclis’te bir gün “Laik”lik tartışılıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Meclis’e başkanlık ediyordu. Meclis’in tanınmış din bilginlerinden biri kürsüye çıktı. Alaycı bir tavırla şöyle söze başladı: “Arkadaşlar, bir laikliktir gidiyor. Affedersiniz ben bu laikliğin manasını anlamıyorum.” Başkanlık kürsüsünde oturan Mustafa Kemal Paşa dayanamadı, elini kürsüye vurarak hoca efendinin sorusunu cevaplandırdı: “Adam olmak demektir hocam, adam olmak!”
...
Kitabın adı: Dersim İsyanları / Seyit Rıza Gerçeği
Yazarı: Rıza Zelyut 
Kripto Yayınları
I0. Baskı, Aralık 2011
400 sayfa
18 TL
(…)
Sayfa 42:
Osmanlı belgelerinde de Kürdistan’ı bugünkü Güneydoğu ile ilgili olarak kullanılmadığı bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman 1526 yılında Fransa Kralı 1. François’ya yazdığı mektuptan anlaşılıyor ki, Diyarbakır ile Kürdistan denilen bölgenin ilgisi yoktur: “Ben ki sultanlar sultanı ,hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Süleyman Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın…” 
Mektuptaki diziliş önemli bir gerçeği gösteriyor. Adana – Diyarbakır – Kürdistan – Azerbaycan… Bu dizilişteki Kürdistan da Doğu Anadolu’da, Azerbaycan’ın güneyini işaret etmektedir. Batılılar eğer işin içine siyasi hesap sokmadan değerlendirme yaparlarsa, Kürdistan değerlendirme yaparlarsa, Kürdistan ve Kürtler için, Britanya’nın Irak Valisi Sir Arnold Wilson’ın anlatımındaki gerçeği de görürlerdi:
“Kürdistan terimi, genel anlamda coğrafi ehemmiyeti olmayan, müphem (belirsiz) bir terimdir. Bugün, Suriye, Türk ve Irak sınırlarının kesiştiği bölgelerdeki büyük dağlar arasında uzanan vadilerde yaşayan Kürtler’in ait oldukları aşiret dışında pek fazla birlik ya da bağlılık duygusu yoktur.
(…)
Sayfa 131:
İngiliz Yüksek Komiseri Amiral John de Robbeck, 26 Mart 1920’de İstanbul’dan şöyle bildiriyordu: “Kürdistan, Türkiye’den tamamen ayrılıp bağımsız olmalıdır. Ermeniler ile Kürtler’in çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt Kulübü Başkanı Seyit Abdülkadir ve Paris’teki Kürt delegesi Şerif Paşa hizmetimizdedir.”
(…)
Sayfa 134:
İngilizler, Doğu’dan bağımsız bir Kürdistan ve Ermenistan devleti kurulmasını çok istiyorlardı. Böylece hem Rusya’ya hakim olan Bolşevikler ile aralarında bir tampon bölge oluşturmayı hem de mütareke şartlarını kabuletmeyen Kemalist kuvvetleri dizginlemeyi düşünüyorlardı. Bunun için Kürtçülük hareketlerini teşvik ediyorlar, Mustafa Kemal’in önünü kesmek için de Kürtler’i kullanmayı planlıyorlardı.
(…)
Sayfa 143:
Mustafa Kemal, İstanbul’a şu telgrafı çeker:
Dahiliye nasırı Adil Bey’e
… Aklınızı başınıza toplayın. Galip Bey ve yardakçıları gibi aptalların verdikleri ahmakçasına ve asılsız sözlere kapılarak ve Mister Noel gibi milletimiz ve vatanımız için zararlı olan yabancılara ve vicdanınızı satarak yaptığınız alçaklıkların milletçe sorulacak hesabını göz önünde bulundurunuz. Güvendiğiniz şahısların ve kuvvetin sonunu öğrendiğiniz zaman, kendi sonunuzla karşılaştırmayı unutmayınız.
(…)
Sayfa 191:
Ayaklanmayı İngilizler’in desteklediği ve bu ayaklanmanın başarıya ulaşacağına çok inandıkları da belgelerden anlaşılıyor. Öyle ki, Diyarbakır’ı almak için şiddetle saldıran Şeyh Sait kuvvetlerinin püskürtülmesinden bir gün sonra 9 Mart 1925’te, bu şehre, üzerinde “Kürdistan Kraliyeti Harbiye Bakanlığı” yazılı zarflar geliyordu. Bu şartlarda da İngiltere’deki bazı silah fabrikalarının katalogları ve mektupları bulunuyordu. Bu belgeleri değerlendiren İsmail Beşikçi, 1970’in başında şöyle yazıyordu:
“Cumhuriyetten sonra merkezi otoriteye karşı girişilen isyanlarda, isyanların sonucu olan sürgünlerde hep dinsel sloganları kullanmıştır. Fakat dini sloganların arkasında emperyalizmin ekonomik ve siyasal çıkarları yatmış ve yatmaktadır. Bu bakımdan 1925’te Şeyh Sait’e, genç’te silahını patlatmasından 3-5 gün sonra İngiliz silah fabrikalarının kataloglarının gelmesi çok anlamlı ve üzerinde uzun düşünülmesi gereken bir olaydır.”
ABD’nin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Bristol’e sunulan raporadaki şu cümle, hem İngilizler’in Kürtçülük konusundaki tavrını göstermekte hem de yukarıdaki değerlendirmeleri kısaca özetleyip onaylamaktadır. “Kürt sorunu ile meşgul olduğu sürece, Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler.”
(…)
Sayfa 305:
Bu çatışmalarda, hava kuvvetleri bölgede çok etkili olmuş; ilk kadın pilotumuz olarak görev yapan Sabiha Gökçen, Seyit Rıza’nın evini bile bombalamıştı.
(…)
Sayfa 353:
“Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı zincirle bağlı kaldıkça öbür yarısı göklere yükselebilsin! Şüphe yok ki, ilerici adımlar dediğim gibi iki cins tarafından birlikte, arkadaşça atılmalı, yenilik ve ilerleme düzeyinde aşamalar birlikte geçilmelidir. Böyle olursa devrim başarıya ulaşır. Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez ya da bir peştamal ya da buna benzer bir şeyler atarak yüzünü gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere ya arkasını çevirir ya da yere oturarak yumulur. Bu davranışın anlamı nedir, ne demektir? Efendiler, uygar bir toplumun anası, millet kızı bu garip biçime sıkıntılı duruma girer mi? Bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal düzeltilmesi gerekmektedir.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(…)
Sayfa 361:
Atatürk’ün de bilgisi dahilinde ve ismet İnönü’nün başbakanlığında yürütülen 1937 harekatında rakamlar şöyle: Eşkıyadan ölü 262, diri 36 kişi ele geçiriliyor. 926 kişi teslim oluyor. 30 asker şehit oluyor, 51’i yaralanıyor.
(…)
Sayfa 368:
Sabiha Gökçen ve Dersim Harekatı, Atatürk’ün yüzünde ışık yanıp söndü. “Peki” dedi. “Mademki bu kadar istiyorsun, ben sana izin veriyorum.”
...
Kitabın adı: Hilal ve Yıldız / İki Dünya Arasında Türkiye
Yazarı: Stephen Kinzer
Çeviri: Funda Keskin
Yayına Hazırlayan: Sulhiye Gültekin
İletişim Yayınları
1. Baskı, 2002 İstanbul
6. Baskı, 2003 İstanbul
302 sayfa
23 TL
(…)
Sayfa 7:
Dünle beraber gitti, cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Celaleddin Rumi (1207 – 1273)
(…)
Sayfa 16:
Martin Luther, “Türkler, Tanrı’nın gazabının halkıdır” demiştir.
(…)
Sayfa 25:
Atatürk’ün Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntısı üzerinde kurduğu yeni ulus asla demokratik yollardan kurulamazdı!
(…)
Sayfa 32:
Komutanlar bu gücü, uzun zaman önce ölmesine rağmen Türkiye’nin “Laik İlahı” olarak kalan Atatürk’ten alırlar.
(…)
Sayfa 43:
Türkiye, bu ülke, Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasındaki köprüdür.
(…)
Sayfa 49:
Birçok ülkenin ulusal içkisi vardır ama “Rakı” ulusal içkiden daha fazla bir şeydir; çünkü, Türkiye kavramını içinde barındırır.
(…)
Sayfa 51:
Rakı, yalnızca içkinin kendisi değil, aynı zamanda içildiği koşullar açısından da Türkiye’nin anahtarıdır.
(…)
Sayfa 53:
Eski bir atasözü rakının, balık ile insanı aşk eyleminde bir araya getiren aracı olduğunu söyler.
(…)
Sayfa 72:
(Atatürk) Ölümünden kısa bir süre önce, “Hiçbir vaaz ya da dogma bırakmıyorum, hiçbir sözümü zaman içinde donmuş veya taşa yazılmış olarak bırakmıyorum” dedi.
(…)
Sayfa 109:
Gül’den hoşlandım ve bir gün taşradaki savcılardan biri, yıkıcı olduğu düşündüğü bir şey söylemiş olan bir İslamcı politikacıya karşı dava açtığına yorum yapması için onu aradım. Çok ılımlı kalan bir yorum yaptı. Ben de ısrar ettim. “Lütfen benden başka bir şey söylememi istemeyin” dedi. “Eğer ne düşündüğümü söylersem, benim hakkımda da dava açarlar!”
(…)
Sayfa 7:
M.Ö. 4. Yüzyılda Yunanlı komutan Ksenophon, bugünkü Kürtler’in atası olabilecek aşiretlere rastladı ve şöyle yazdı: “Dağlarda yaşıyorlardı, savaşçıydılar ve krala itaat etmiyorlardı!”
(…)
Sayfa 80:
Churchill’in Çanakkale Boğazı’nı istemesinin nedeni, Rusya’nın Karadeniz limanlarına yardıma giden itilaf devletleri savaş gemilerinin geçişini sağlamak ve muhtemelen de Rusya’nın Avusturya – Macaristan’a doğudan saldırıya geçmesine yardımcı olacak gücü Rusya’ya gönderebilmekti. Tarih, bunları başka hiçbir yerde, bugün Türkiye denilen ülkede yaptığı kadar zevkle tekrarlamaz.
(…)
Sayfa 182:
Polisler, Hasan’ı bir gece de onu içeri almakla ve “Bu ülkeyi yıkmak için uğraşan yabancı orospu çocuklarıyla birlikte çalıştıkları için cezalandırmakla” tehdit etmişlerdi.
(…)
Sayfa 208:
Bugün Türkiye’nin sunduğu fırsatların tadını çıkaran bütün Türkler, onlara (Kore’de savaşan gazilere) çok şey borçludur (?)!
(…)
Sayfa 220:
Bir atasözü “Yeniçeriler kaşını çatınca Sultan titrer” diyor.
(…)
Sayfa 230:
Eski Çinliler, onları (Türkler) “Atlı Barbarlar” diye tanırdı. Sipahi denilen süvariler, yüzyıllar boyunca zaferden zafere koşan Osmanlı Ordusu’nun belkemiğiydi.
(…)
Sayfa 247:
İstanbul, iki kıta üzerine kurulmuş tek kenttir. Boğaz ise onu hem ayıran hem de birleştiren unsurdur. Bizans / Konstantinopolis / İstanbul, Boğaz olmadan düşünülemez.
(…)
Sayfa 285:
Türkiye’de görev yapan bir Amerikan büyükelçisi Demirel’i sörfçüye benzettiğini söylemişti. “Sörfçü her zaman dalgaların üstünde kalır. Altta onlara ulaşamaz. Dengesini korumaya çalışarak denizin üstünde ilerler ama akıntıların yönünü etkileyemez.”
...
Konjonktürün filmi: Trojan Horse / Truva Atı
Filmin konusu: İngiliz istihbaratının, İngiltere’yi yeniden büyük devlet yapmak için dünyada ve ABD’de yaptığı operasyonları anlatıyor. Filmde, ABD “Başkanlık” koltuğuna kendi adamlarını çıkarmak için yapılan “Truva atı” operasyonu konu ediliyor. Suudi Krallığı’nda art arda üç önemli isim dünyanın değişik yerlerinde öldürülüyor. Özel bir yazılım sayesinde, seçimleri kendi adamlarının kazanması için ortam hazırlanıyor. (Sanki 3 Kasım 2002 seçimleri ve sonrası anlatılıyor film'de!) ABD’nin bu yeni Başkan adayını satın alması için en büyük savaş karşıtı imiş gibi (Obama) bir hava yayılıyor. Ekranda, ABD Başkanı’nı eleştirirken, kendi adamları tarafından kurgu bir saldırıya uğruyor başkan adayı! Sanki saldırıyı ABD Başkanı yaptırmış gibi bir hava oluşuyor. Yeni adayın oyları patlıyor.
(AKP iktidarında işlenen cinayetlerin perde arkası!) İngilizlerin “Truva Atı”na yapılan saldırı gerçek ama saldıran da kendileri, suçu başkasının üzerine yıkan da kendileri, yani düzenek kurgu! Vurulmadan önce, başkan adayının sol tarafına narkoz veriliyor vs… (BOP Eş Başkanı AKP’nin iktidar yolculuğunun perde arkası!)
...
Ve...
Son olarak...
“Problemler onları yaratan gerçeklik çerçevesinin üzerine çıkmadan çözülemezler.”
Albert Einstein
“Herkes anladığını duyar!”
Goethe
"Yeryüzünde yalnız bir devlet olsaydı, başşehri İstanbul olurdu!”
Napolyon
“Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır! Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır!”
Musa Kazım Karabekir
“Devrimciler güce kavuştuklarında her zaman yerini aldıkları insanlardan zalim olur, çünkü bu işte yenidirler!”
Tolstoy
“Cumhuriyet’in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok acı çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır.”
 ATATÜRK
Nokta.

7 Ocak 2015
Hayrullah Mahmud

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder