7 Aralık 2014 Pazar

Dersimiz: Neo Osmanlıca ve/veya Men Dakka Dukka?!

Dersimiz: Neo Osmanlıca ve/veya Men Dakka Dukka?!

(ya da Osmanlı'yı kurtaramayan Osmanlıca, BOP'eşbaşı AKP'yi kurtarır mı ve/veya Davutoğlu Farsça / Kürtçe konuşsa Neo Sevr Procesi kurtulur mu?!)

“Geçmişten adam hisse kaparmış…
Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekrrür diye tarif ediyorlar!
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?!”
Mehmed Akif Ersoy
...
DURUM
Meteo: 28 Şubat
Radikal Laik kalkışma.
Bu kapsamda, nedir, ne değildir?!
Elcevap:
Enstantane 1:
'Bunlar tarih cahili'
Başbakan Ahmet Davutoğlu Kemal Kılıçdaroğlu'nun Osmanlıca dersine yönelik eleştirilerine "Bizi orta çağlara götürmek istiyorlar diyor, bir parti genel başkan yardımcısı bize mezar taşlarını mı okutacaklar diyor. İşte bunlar tarih cahili." dedi.
(...)
Enstantane 2:
Emin Çölaşan: “Osmanlı İmparatorluğu’nda Mormon Misyonerler.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.)
Mormonluk, ABD’de yaygın bir Hristiyan tarikatı. Zamanında Osmanlı’ya da el atmışlar. Kitapta o yıllarda Mormonluk’la ilgili devlet yazışmalarından örnekler var. Birkaçını size ileteyim, belki anlarsınız!
“Amerika’da vaki Mormon kilisesinin canib-i hükümet-i seniyyeden resmen tasdikli aka’id-i mezhebiyesine dair kütüb ve resailin tab’ ve tevzii zımnında lazım gelen müsaadenin itası istid’asını havi verilen arzuhal ve ol babta Mezahit Nezaretiyle cereyan eden muhabere üzerine sebk edilen karara tevfikan Maarif Nezaretiyle muhabereyi şamil fi 7 Recep sene 1305 tarihli tezkere-i seniye kıraat olundu…”
Bir başka örnek:
“Bab-ı Ali’ce tedabir-i mukteziyenin itihazıyla Vilayete ifa-yı tebligat olunması şeref sudur buyrularak irade-i seniyye-i cenab-ı hilafet penahi iktiza-yı alisinden bulunmuş olmağla ol bapta emr-ü ferman hazret-i veliyyü’l emrindir. Fi 17 şevval 316, fi 16 şubat 314.”
İşte şimdi bazı geri kafalılar tarafından övgü düzülen “Osmanlıca” bu.
Bunun neyini anlayacak, neyini beğeneceksiniz! Yılını bile anlamak mümkün değil…
(...)
Enstantane 3:
Sancak: Asya çapında bir medya kuracağız..
Murat Sancak, Yazarkasa POS’un doğuşunu anlattı
MT Bilgi Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak, Ekonomist’te yer alan röportajda, Yazarkasa POS’un doğuş öyküsünü anlattı: Bir tebliğe güvenip, bu kadar yatırım yapmak için deli olmak lazım dediler. Böyle bir cihazı üreteceğimize ihtimal vermediler. Yüzde yüz yerli üretim yaptık. Hayalim ihracat.
(...)
Enstantane 4:
TSK'nın bedelli askerlik çekincesi
Başbakanlık yetkililerinin “Bedelli askerlikle ilgili çekince haberlerini yalanlayın” talebini Genelkurmay Başkanlığı’nın reddettiği ortaya çıktı.
(...)
Enstantane 5:
Orhan Pamuk: Türkiye’de düşünce özgürlüğü yerlerde sürünüyor
(...)
Enstantane 6:
Almanya'da Hitler ruhu canlandı! CSU: Yabancılar kamuya açık yerlerde ve evlerinde Almanca konuşmalılar!
(...)
Enstantane 7:
Saint Joseph'liler derneği Swiss Otel'de
YORUM ŞU:
Meteo: 28 Şubat.
Emin Çölaşan'ın popülerliğinin tavan yapması lazım, ne var ki, kaplumbağa refleksi içinde, kafa içerde, alçak sesle konuşuyor.
Ürkek!
Aynı zamanda okur, ezber tekrar'ını satın almıyor.
Beyaz cam'ın kahramanı Uğur Dündar, alim oldu, ahkam kesiyor, kolpa.
Oksimoron.
Soru şu:
Osmanlıca öğretilse ne olur?!
Osmanlıca'ya neden karşısınız!?
Elcevap:
Çin'ce, Japonca, Rusça, Yunanca bir metni önünüze koyduklarında okuyabiliyor musunuz?!
Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca bilmiyor iseniz durum farklı mıdır?!
Yani?!
Fransızca, İngilizce konuşmakla aydın olundu mu?!
Dil konuşmak, öğrenmek ile münevver olmak arasında bir rabıta var mıdır?!
Bu kapsamda; Osmanlıca nedir ne değildir?!
Elcevap:
Osmanlı Türkçesi ya da Osmanlıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kanun-ı Esasî’de geçtiği hâliyle Türkçe (Osmanlı Türkçesi: لسان توركى Lisān-ı Türkī; توركى Türkī; توركجه Türkçe; لسان عثمانى, Lisān-ı Osmānī), 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçadan etkilenmiş Türk dili.[1] Alfabe olarak Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen yanlış kullanım olarak bu dil dönemi için “Eski Türkçe” tabiri de kullanılmaktadır.
Yani?!
Osmanlıca, Arapça, Farsça, Türkçe karışımı bir dil.
Yani?!
Bugün beyaz yakalı kesimde ve/veya medya'ya hakim kalem'lerin kullandıkları İngilizce, Fransızca, Türkçe karışımı dil gibi bir dil!
"Pardon"!
Nüans şurada:
Osmanlıca bilmek ile adam olunsa idi, vatan kurtulsa idi Osmanlı kurtulurdu en başta, diye yazmak elzem.
Başka?!
"Osmanlıca öğretmeyin" deyince, AKP'nin taban'ındaki vatandaş da zannediyor ki, Osmanlıca öğrendiklerinde cihan imparatoru olacaklar, milli olacaklar vs.
BOP'un matruşka operasyonlarından birinin adı "Neo Osmanlı Procesi", tane tane üçkağıt'ı anlatmak şart!
Davutoğlu'nun Arap Baharı'nda ne kadar vizyon / misyon  sahibi olduğu ortada, siyasal kürt bahar'ı kapsamında baş'ımızda.
Bumerang zamanlar!?
Şimdi de neo 11 Eylül'ün kalmayan güvenlik ortamı üzerinden öldürücü sıcağını, ateş'i, Suriye kapısı'nda girdi içeri.
Hasılı:
İslamiyet'te zorlama yokken, hangi kafa kime zorla neyi öğretebilir.
Kaldı ki, Gazi'nin yol'u medeniyet yol'u, aydınlanma yol'u!
O yol'da giren, düşünmeden Frenkçe öğrenen nesil'in hali de ortada!
Frankofon!
Dili'ni taklit ettikleri adres'te "stratejik akıl" kalmamış ise papağan gibi içi boşalmış sözleri tekrar edip kasılmak da mümkün.
Sadece Fransızca konuşmak ile nasıl aydın, kültürlü olunmaz ise Osmanlıca konuşmak ile de Cihan İmparatoru olunmaz!
Nüans şurada:
Fransızca öğrenim görmek, konuşmak; Türkiye'de laik'liğin teminatı olmadı!
Gazi, Fransızca bildiği, konuştuğu için vatan'ı kurtarmadı!
Kraliçe de İngilizce bildiği için İngiliz Kraliçesi olmadı!
007'lerin yapamadığını İngiliz sömürge aydınları nasıl yapsın!?
Vatanı kurtardı, çağ'ın ruhu'na hitap eden bir devlet kurdu, güvenlik'i tesis etti.
Ezcümle:
Osmanlıca çağ'ın ruhuna uygun değil!
Başka?!
İngiliz Kraliçesi Türkiye'ye geldiğinde tarihte yaşayan yek imparatorluk ben'im mesaj'ı verdi, Ankara, Bursa, İstanbul'a ayak bastı!
Osmanlıca hayali kuran BOP'un daltabanları önce bu mesaj'ın tabir'ini, tefsir'ini yapsınlar, sonrası kolay!
Kula kulluk edenler, Osmanlıca konuşacak ise mesele Arap Kürt Partisi'nin dil'i ortada:
İngilizce, Farsça (Kürtçe), Arapça artı Ermenice! 
Nema problema.
Nokta.
...
HABER ŞU:
Ankara'daki Sessiz Çığlık eyleminde Necdet Özel'e çağrı
Ankara'daki Sessiz Çığlık eyleminde Necdet Özel'e “Kumpasçıları vatan hainliği ile yargılamak boynunuzun borcudur” çağrısı yapıldı.
YORUM ŞU:
Nüans şurada:
Çağrı eksik.
"Kumpasçıları vatan hainliği ile yargılamak boynunuzun borcudur" demek de mümkün, "kumpas'a gözyumanı da yargılayıp salladıracağız" demek de!
Yani?!
Kariyeristler, aynı zamanda akademik zeka'ya sahiptir, 'mezar taş'ını, darağacı'nda sallanan ip'i görmeden anlamazlar. 
Herkesin anladığı bir dil var, o dil'den konuşmadan anlaşmak mümkün değil!
Kaldı ki, çağrı yapınca güç sanki ondaymış, tercih hakkı varmış, o yüzden de ihanet'e yardım ve yataklığa devam edebilirmiş gibi bir anlam da çıkabilir, mesaj sakat.
Ezcümle:
Vatana ihanet edecek kadar cesur olanlara, "boş çerçeve" içinde özel bir bölüm ayırdık.
Müzelik.
Darağacında sallandıracağız.
Mesaj budur.
Nokta.
...
HABER ŞU:
“ALİ FUAT YILMAZER'İN İFTİRALARINA CEVABIMIZDIR
YORUM ŞU:
Ergenekon operasyonlarının dalga dalga yapıldığı günlerde, telefonun diğer ucundan sorulan soru şu idi:
"Hayrullah abi, Hrant Dink suikastini Veli Küçük yaptırdı demiştin değil mi?"
Amaç üzüm yemek değil, "istihbarat savaşları" kapsamında bağcı dövmek olduğundan aynı cevabı tekrarlamıştım:
"Reaksiyoner Milliyetçilik tehlikeli bir şey! Dediğim şu: Hrant Dink'i vurdular, algı operasyonu üzerinden suikast'i Veli Küçük'ün üzerine yıkmaya çalışacaklar."
Yani?!
Veli Küçük dışarıda ve o sorunun cevabını merak edenler Veli Küçük'ü arayıp sorabilirler.
Yani?!
Kumpasçılar da ortada, kumpasçılar'la işbirliği yapıp karşı darbeciler adına istihbaratçılık oynayanlar da!
Yalancının mumu yatsıya dek yanar!
Hiçbir ihanet cevap'sız kalmaz.
Nokta.
...
HABER ŞU:
Sosyal medyada büyük rezalet
Dün gece sosyal medyada servis edilen bir video kaydı büyük ses getirdi. Videoda 14 yaşındaki E.H. ile aynı yaşlardaki M.K'nin birlikte olurken çekilen görüntüleri vardı. Kaydın hızla yayılmasıyla birlikte, twitter üzerinden E.H'ye linç başladı, ismi ifşa edildi, o görüntü kullanıcıların sayfalarında paylaşıldı.
E.H. ise yazılan yorumlara karşılık "1 haftalık eğlenceniz için bir insanın hayatını bitiriyorsunuz sizin bu yaptığınız benim yaptığımdan daha berbat" mesajını paylaştı.
DİĞER HABER ŞU:
Yeni yüz okumak için
20 yaşındaki Muşlu kız, okumak istiyordu. Zorla akrabasıyla nişanlandırıldı ama o, üniversite sınavını kazanıp İzmir’e gitti. “Evlenmek istemiyorum” deyince ailesi ve nişanlısının tehdit ve şiddetine uğradı. Yüzünü değiştirmek için mahkemeye başvurdu. Mahkeme yüz değiştirmeye karar verdi.
YORUM ŞU:
Umut'lanmak için bir başka sebep!
Bir yanda, medeni olmayı çocuk yaş'ta seks yapmak olarak algılayan varsıl aile bebesi.
Diğer yanda, zorla evlendirilmek istenen buna karşılık okumak için yüzünü değiştirmeyi göze alacak kadar cesur yürek bir genç kızımız. 
Soru şu:
Küçük yaş'ta berdel, başlık parası vb üzerinden çocuk evlendiren üçüncü dünya kafası yanlış ise çocuk yaş'ta seks yapıp haz'cılığa doğru ilerleyen beyaz yakalı ailelerin çocuk'ları ne kadar doğru yol'da?!
İfrat / Tefrit.
Seks özgürlüğü'nün tavan yaptığı ortamda Erdoğan'ı "Tiran" diye eleştirmek bilinç yarılması değil midir?!
Medeni yaşam ispat hakkı, nedir, ne değildir, içinden geçiyoruz zaman'ın!
Nokta.
...
YAZI ŞU:
Nagehan Alçı: Papa Francis’in Türkiye ziyaretiyle hep kafamın bir köşesinde duran bir soru daha da anlam kazandı: Batı dünyasının ‘ekümenik’ olarak tanıdığı Patrik Bartholomeos’u Türkiye neden hâlâ ve ısrarla ‘Fener-Rum Patriği’ diye küçültmeye çalışıyor? ‘Yeni Türkiye’den bahsediyorsak şayet, kendine güvenen, geçmişiyle barışan ve her türlü inanca saygı gösterdiği iddiasında olan bir Türkiye’den, o zaman bu ısrar bir tezat oluşturmuyor mu?
YORUM ŞU:
Alçı'nın düşüncesi ortada, bu konudaki bakış açımız net.
Dikkat çekmek istediğim farklı bir nokta.
Ne zaman AKP dönemi üretilmiş "robot" türü bir yazar görsem aklıma eski Yeşilçam filmlerindeki o malum sahne gelir.
Gazino'da sesi berbat bir şarkıcı vardır, ağır kaprisli, detone.
Emel Sayın hayranı müzisyenler sorar; "Bu kadın'a neden şarkı söyletiyorlar" diye, cevap ya "Patronun sevgilisi" diye gelir ya da "Onun ağır müşterileri var!"
Yani?!
Her gece dinlemeye, para harcamaya hazır müşterisi olduktan sonra mekancı, ses'le ilgilenmez.
Her karanlık çağ'da; bitli bakla'ların kör alıcıları çıkar.
Ezcümle:
Saksağan.
Detone ses'li, 7 milyon dolarlık ev'de yaşamak için saçını süpürge eden yazar hanım'ın anlaması gereken husus şu:
Parayı veren kural koyar ise operasyon'u yapan adres de ayan beyan ortada:
Çankaya'da Erdoğan, Başbakanlık'ta Davutoğlu!
O zaman soru ortada:
Bize ne diye anlatıyorsun, açık mektup yaz, anlat derdini üst makamlara, bu daha doğru bir "eylem" olmaz mı?!
Atalarımız boşuna "Besle karga'yı oysun gözünü" dememişler.
O zaman bir başka cevabını arayan soru ortada:
Masası olan Alçı'yı besleyen VIP şahsiyetler kim'ler olabilir?!
Elcevap: ?!
Nokta.
... 
HABER ŞU:
Çin’in güneybatısındaki Yunnan eyaletinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremde 1 çocuğun öldüğü, 8 kişinin de yaralandığı bildirildi.
'Ege'de 6,7'lik deprem olabilir'
İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Kuzey Ege'deki son depremleri değerlendirirken, 'Ege'de 6,7 şiddetinde deprem olabilir' dedi
YORUM ŞU:
Ne zaman deprem uzmanları konuşmaya başlarsa aklıma 17 Ağustos depremi sonrası yaşanan "uzman enflasyonu" gelir.
Başta Deprem uzmanlarının anlaması gereken bu bir HAARP.
Mesaj da, deprem'in ticaret'ini yapan hoca'nın dediği gibi değil:
Ya verdiğiniz söz'ü tutarsınız ya da ülkeyi 17 Ağustos deprem'inde olduğu gibi bir kez daha yıkarız.
Kaldı ki, kime ne derseniz deyin, haz uykusuna dalan uyanmamakta ısrarlı.
Ezcümle:
Anadolu çok yıkıldı, yakıldı, madem mutlu mesut vatandaş, o zaman bir kez daha yıkılmasında hiçbir sakınca yok!
'Büyük Deprem'e hazırız.
Nokta.
...
HABER ŞU:
Suriyeli dilenciler toplanıyor
İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle harekete geçen emniyet, İstanbul'da topladığı 46 sığınmacıyı Türkiye'deki 22 farklı kampa gönderdi.
YORUM ŞU:
Devlet'in damındakiler de bu liste'ye dahil mi?!
Erdoğan, Davutoğlu vb.
Nokta.
...
HABER ŞU:
Sultan 2. Abdülhamit’in torunlarından Orhan Osmanoğlu liselerde Osmanlıca dersinin olmasının iyi olacağını belirterek, "Gençler başka bir dil öğreneceğiz diye korkmasınlar. Zorunlu değil, seçmeli olması daha iyi olur. Bu işi gençlere sevdirerek yapmak lazım" dedi.
YORUM ŞU:
"Seçmeli ders" ise konu Osmanlı'nın çöküş hikayesinden güzel seçmece ders mi olurmuş.
Nokta.
...
FİNAL SÜREÇ'i: Mısır'da darbe nasıl oldu?!
"Alıkonulduğu yerlere" ilişkin ilk kez konuştu
Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi, 3 Temmuz 2013 askeri darbesinin ardından alıkonulduğu yerlere ilişkin ilk kez konuştu. Mursi: "Komutana 'Başkalarına değil Cumhurbaşkanına bağlı olması gerektiğini, yaptıkları nedeniyle yargılanacağını' söyledim. Komutan cevap vermedi. Daha sonra beni zorla götürmek için askerler geldi." dedi.
Nursultan Nazarbayev: Rusya'nın gücünü hafife almayın!
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, başkent Astana'da temaslarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile ortak basın toplantısı düzenledi. İkili görüşmeden sonra düzenlenen basın toplantısında konuşan Nazarbayev, Rusya’nın gücünün hafife alınmaması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili yapılan algı operasyonu kapsamında Taraf'ın attığı, paralel kalemlerin sarıldığı "kadeh" yalanı da tutmadı. "Tanesi bin liradan alındı" denilen kadehler, Türkiye'ye gelen kral, kraliçe ve devlet başkanlarını ağırlamak için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde alındı. Kadehler, bugüne kadar İngiltere Kraliçesi Elizabeth başta olmak üzere Köşk'te verilen birçok yemekte kullanıldı.
İnternete girmek için kimlik şartı
İran'da yeni bir uygulama başlatılıyor. Buna göre internete giriş yapmadan önce artık kimlik bilgilerini girmek şart olacak.
Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan'ın filosuna dahil olan SAFRAN'ın özel talimat ile "siyasi malzeme oluyor" gerekçesiyle sattırıldığı ortaya çıktı.
Mavi kuş ile kişiliğinizi test edin
Paragrafı dikkatlice okuyun ve ilk aklınıza gelen yanıtı verin.
Bir gün bir mavi kuş aniden camınızdan içeri giriyor ve dışarıya çıkamıyor. Bu yolunu şaşırmış kuşta sizi çeken bie şey var ve onu beslemeye karar veriyorsunuz. Ama ertesi gün kuşun rengi sizi şaşkınlığa düşürerek maviden sarıya dönüşüyor! Bu özel kuş ertesi gün yine renk değiştiriyor. Üçüncü günün sabahında parlak bir kırmızı ve dördüncü gün tamamen siyah oluyor.
Beşinci gün uyandığınızda kuşun rengi nedir? 1 - Renk değiştirmiyor, siyah kalıyor. 2 - İlk rengi olan maviye dönüyor. 3 - Beyaz oluyor. 4 - Altın rengi oluyor
Psikolojik çözümleme:
Karadavi'ye kırmızı bülten
Uluslararası Polis Teşkilatı INTERPOL, Mısır'daki Cunta yönetimin isteği üzerine Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi hakkında kırmızı bülten yayımladı. Mısır'ın seçimle gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi darbeyle görevinden uzaklaştıran Sisi komutasındaki Mısır cuntasını eleştiren Karadavi'yi suçlayan INTERPOL, resmi sitesinden duyurduğu haberde, dünyaca ünlü alimin 3 fotoğrafına da yer verdi.
Cem Küçük: Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgilerine uymak konusunda hassasiyet gösteren Aydın Doğan’ı adamları ise mahvediyor. Ayşe Arman’ın Aslı Baş cinayeti zanlısı bir işadamıyla girdiği akçeli ilişkiler daha yeni konuşulmaya başlandı. O pilav daha çok su kaldıracak. O işadamı ile paralel örgüt arası tuhaf ilişkiler de ortaya serilecek. Aydın Doğan’ın Hürriyet’inin bir cinayetin üstünün örtülmesi için Ayşe Arman tarafından nasıl kullanıldığı konuşulacak. Kaç bin dolar çek nerelere gitti bunları tek tek yazacağım. Ayşe Arman bu sefer sert kayaya çarptı. Zaten soruşturma sonunda bu yaptıklarının hesabını da verecek. O katil zanlısı işadamıyla konuşmaları ortada...
Sadece Ayşe Arman da değil Ahmet Hakan denen Pensilvanya kuklasını görüyorsunuz. Biteceğini bilmenin psikolojisiyle ne yapacağını şaşıran Ahmet Hakan’ın Yavuz Bingöl konusundaki rezaleti ortada.
Ünlü otomobil firmaları kaçırılan lüks araçları için dedektif tuttu. Savaşın hakim olduğu bölgelerde bulunan araçların 7 bin dolara satıldığı belirlendi. 
Yüksekova'da bir kişi vurularak öldürüldü!
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde gösterilere polis müdahale etti. Polisle göstericiler arasında çıkan olayda Rojhat Özdel açılan ateşle ağır yaralandı. Çevredekiler tarafından Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Rojhat Özdel yapılan tüm müdahalelere karşın yaşamını yitirdi.
Türkiye, yolsuzluk endişesi yaşayan ülkeler arasında Malezya ve Gana'nın ardından 3. sırada
...
OKUR GÖRÜŞ
walldes:
Sayın özgürtürk bu kadar çok kitap paylaşımı alıntı yapan sizinle yazılarınız aracılığıyla tanıştığıma çok memnunum. Her ne kadar kitapları şu zamanlarımda alıp okuyamama gibi eksikliğim varsa da. Demek ki neymiş? Magazin programlarının tavan yaptığı yılların başlangıcında medyanın diline doladığı Halkın seviyesine inmek gibi saçma sapan batı oyunu bir kavram yok imiş. saygılarımla. 
...
walldes:
Türkiye yeni yıla dansözlü mü dansöz mü girecek ?
Ve ipekçinin saati günde bir kere doğruyu gösterdi. Hangi bağımsızlık ? Ağalık sistemine hararetle karşı çıkanlar bir adım öne çıksın. Demek ki destek verilen/alınan tek kapitalist ABD değilmiş. 
...
Oraculum:
Hayrullah Bey merhaba. Öncelikle sizi ve bloğunuzu tesadüfen keşfettim. Fakat iyi ki fark etmişim. Bildiğiniz gibi koşullar vahim, koşulların ağırlığı giderek de artıyor. Umut arıyor fakat bulmakta zorlanıyoruz. TSK’ya cepheden saldırı var. Vaziyeti, tam siper mi yoksa teslimiyet mi anlaşılamıyor. Son günlerde TSK’da cemaat etkinliğinin düzeyini de bir kez daha gördük. TBMM ne yazık ki işlevsiz. Siyasi partiler esir alınmış. Türk Halkı örgütsüz ve parçalanmış durumda! BATI ve büyük güçler çıkarlarının peşinde, biz ise Neo Enver’lerce yaratılan 1. Dünya Savaşı günlerini yaşıyoruz, vatan parçalanmanın eşiğinde. Topluma önderlik edebilecek bir odak da henüz görünmüyor. Savaşı kayıp mı ediyoruz? Dahası bu yeni savaş ile nasıl mücadele edebileceğimizi bilmiyoruz ya da gerekli araçlardan milliciler olarak yoksunuz, en azından bana öyle geliyor. Ben sizden daha çok çözüm odaklı yazılar yazmanızı bekliyor ve diliyorum. Kafamızın içinde didişip duran delici sorulara cevap bulmak zorundayız. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum. Allah, Türkiye’nin bekâsını düşünenlerin yardımcısı olsun! 
...
walldes:
Lut kavmi ?
Reklamın iyisi kötüsü?
İbadetin ve yardımın açığı gizlisi? 
İçerde olan hiçbir şey güvende değil.
...
Miriam Celine:
Dünyanın şu anki hali-1914 öncesi gibi tıpkı- tarafını doğru seçmeye çalışan ve içten içe agresif politikalar hazırlayan ve bunu da oynamaktan cekinmeyen devletlerin satranç tahtasına döndü..Biz ise (şu anki görünen durum ile) dayı olarak gördüğümüz devletlerin ipine sarılarak sıyrılmaya çalışıyor gibiyiz,tıpkı 1914 teki halimiz gibi.Hala kendi iç dinamiklerimizle ülkenin geleceği için yol haritası çizilmiş değil,fetret dönemi gibi herkes herşeyle heryerde..Dünyanın kendisi karmaşa ,Türkiye ondan daha da karmaşa !" Bir ben var bende içeri gibi adeta"..Sosyolojik,ekonomik,siyasi hatta psikolojik olarak da yaşanan bu karmaşa için ben şunu derim, 'ordo ab chao'..Kaostan gelen bir düzendir bu ancak dile kolaydır söylendiği şekilde yaşanılmaz asla (en son böyle oldugunda Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu!) Tabi bu 'düzen' de ancak büyük bir acı ile olur..Bakalım ülkecek acı eşiğimiz ne kadar yüksek yada düşük? ..'Çöküş teorisi' ne işimiz kaldı madem bundan sonra,şimdi hakkında endişelenilmesi gereken mesele de bu.En dibi ne zaman ve nasıl görürüz ? En önemlisi de içinden çıkılabilecek bir enkazın mı altına giriyoruz? çünkü 'Çöküşün pratiği' ,teorisinden pek bir farklıdır..
...
Yusuf Baltacı:
Sayın Özgür
Sayın Özgür’ü takip eden
Sayın okurlar, dostlar!
Oku oku, nereye kadar?
Yaz yaz, nereye kadar?
Umut, nereye
Sabır, nereye kadar?
Okumaya, yazmaya, mücadeleye devam edelim tabi!
Ancak, biraz soluk almak ve sabır taşlarımızı görmek
adına, hafta da bir, ya/da ayda bir
İzmir’de, bir ağacın altında, bir parkta, bir çayhanede
ya/da bir sınıf odasında
ve/ya Himmet Ağa’nın Kahvehanesinde bir toplansak
sohbet etsek, anlatanları dinlesek!
Olur mu?
Sayın Özgür, Sayın Okurları!
Belki o zaman, okuduklarımızı daha iyi anlarız.
Belki o zaman, umutlarımızı daha iyi görebiliriz.
...
Serdar Murat Bal:
KENDİ PARASINI BASAMAYAN DEVLETİN PİYASALARDAN FAİZLE BORÇ ALMASI VE GERİ ÖDEMELER İÇİN HALKINI SOYMAK ( Vergi, Zam, Özelleştirme Satışları )
ZORUNDA KALMASI,
BANKALARIN SANAL PARA YARATARAK AŞIRI KAR ETMELERİ; 
Sorun aslında çok büyük. Kısaca ifade etmek gerekirse kendi parasını
basamayan devlet piyasalara borçlanıyor. Daha birkaç gün önce 24-25
Eylülde 2 borçlanma ihalesi yapıldı. Takip edenler bilir. Devlet bileşik
faizle %8.67’den toplam 5 Milyar TL’ye yakın borçlandı. Bu 5 Milyar
Lira, bileşik faizle önümüzdeki 10 yıl içinde bankalara yaklaşık 10
Milyar Lira geri ödeme anlamına geliyor. Bu 5 Milyar Lira fazladan
paranın faturası tüm topluma kesilecek.
130 Milyar Dolara yakın sıcak para akışı var. Sıcak para yoluyla
servetler mütemadiyen hem içeride hem de dışarıdaki bankalara transfer
oluyor. Yurtdışından yatırımcı geliyor diyorlar. Bir Allah’ın kulu
göstersin bakalım. Bu dışarıdan gelen yatırımcılar hangi yatırımları
gerçekleştirmiş?
Sıcak para dışında dışarıdan gelenler ne var ne yok satın alıyorlar.
Devlet kendi parasını basamayınca sürekli yeni borçlar alıyor. Koca
devlet, tıpkı kredi borcunu yeni krediyle ödemeye çalışan zavallı
vatandaş gibi, bankalara olan borcunu yeni borçlarla döndürmeye
çalışıyor. Bu sene bütçede 50 Milyar TL faize gidecek. Son 12 yılda
Devlet sadece faize 590 Milyar TL ödedi.
Devletin borçlanmaları sonucunda üç yolla yani vergi, zam ve
özelleştirme/satış yoluyla varlıklar ve servetler bankalara akıyor.
Artık yok pahasına satılan ve özelleştirilen yerlerin listeleri
kitapçıklar halinde dolaşıyor.
Yeni zam güncellemesi adı altında ilk paket olarak 8.5 Milyar Lira
açıklanıyor. Bunun yarısı faiz ödemelerine gidecek. Devlet dediğiniz
nedir? Tüm ülke insanı yani hepimiz. Buraya kadar bahsedilenler devletin
borçlanması nedeniyle gerçekleşen soygun. Bu kısım piyasadaki mevcut
paranın %10’undan daha az. Piyasada yaklaşık 56 Milyar Lira fiziksel
para var. Bankalardaki para 700 Milyar Liranın üzerinde. Pekiyi bu
aradaki fark nerede?
Yok öyle bir para. Sanal durumda. Kısmi Rezerv Sistemi (KRS) altında
vatandaş bankalardan kredi alıyorum dediğinde bankaların havadan
yaratmak suretiyle oluşturduğu elektronik kayıtlardan ibaret paralar.
Vatandaşı borçlandırmak suretiyle oluşturulan bu para piyasadaki
paranın %90’ını oluşturuyor. Devlet bankalara fazla borçlanmama adına
meydanı bankalara bırakmış. Yani adeta vatandaşı bankalara mahkum etmiş.
Piyasada nakit sıkıntısı had safhada. Çünkü piyasada para olabilmesi
için birilerinin devlet veya vatandaş mutlaka borçlanması gerekiyor.
Yani bu sistemde borç eşittir para. Borç yoksa para da yok. Fiziksel
para olmayınca vatandaş sanal parayla yani borçlanarak elde ediyor.
Bankalar yeni borç ve kredi vermeseler pek çok vatandaş ipotek
altındaki varını yoğunu kaybedecek. Devlet şu anda %8.5-9’lardan
borçlanabiliyor. Yani batmakta olduğu halde %6’larda borçlanabilen
İspanya ve İtalya’dan çok daha kötü durumda. Faiz oranı artsa fazla
borçlanamayacak. Piyasada daha fazla nakit darlığı yaşanacak ve
vatandaşlar daha fazla bankalara muhtaç olacak.
Bankalar tüm şatafatlı binalarına, reklam vs giderlerine karşın BDDK
açıklamasına göre bu sene 21 Milyar TL net kara koşuyorlar. Hepimiz
cebimizdeki paraları ortada bir havuza döksek 56 Milyar TL ediyor. Böyle
bir ekonomide 21 Milyar Lira net kar %40’a yakın kar marjı demek. Tabii
paranın hepsi bankalara aitse. Nasıl oluyor bu? Borca Dayalı Para
Sistemi (BDPS) dediğimiz yapı ve bunun içindeki Kısmi Rezerv Sistemi
(KRS) dediğimiz mekanizmayla.
O yüzden, bu sistemi sorgulamadan faiz lobisine karşı savaşmak yel
değirmenlerine karşı savaştan ibarettir. Akan çatıdaki sorunu giderme
yerine çatı altına kova koymaya çalışmaktır. Bu bir zihniyet yani
paradigma değişimini gerektirir.
Kimse kusura bakmasın. Dost acı söyler. Bu küresel sisteme bize
dışarıdan zembille indirilen Derviş’in 15 günde çıkarttırdığı 15 yasayla
ve sonrasında onlarca torba yasa içinde serpiştirilmiş yasalarla iyice
entegre olduk. Artık cebinde kredi kartı olmayan yok. İşsiz, anne baba
parasına muhtaç öğrencilere bile üniversite yönetimlerince dağıtılan
öğrenci kimlik kartlarına bakınız. Üniversiteler bankalarla işbirliği
yaparak kredi kartı olarak kullanılabilecek öğrenci kimlik kartları
dağıtıyor.
Yeni Türk Ticaret Kanunu namı diğer Basel II uyum kuralları sayesinde
reel sektör de bankalara muhtaç konuma getiriliyor. Senet sepetli
alışverişler kaldırılıp tamamen kredi kartına dönük işlemler, kendi
şirketinin kasasından borç alamayan bu yüzden bankalara yönlendirilen
insanlar…
Buna TOBB ve reel sektördeki diğer kuruluşlar karşı çıktı.
Ertelenmesi bile gündemdeydi. Ne hikmetse vazgeçilip uygulanmaya
konuldu.
Hangi birinden bahsedelim? Cari açığı kapama amacıyla yabancıya
satılabilecek 600 dönüme kadar çıkabilen topraklardan mı? Yoksa Avro,
Dolar çökecek diye hazırlık olarak ülkelerin altın toplamaya başladığı
bir zamanda yastık altındaki altınların toplanmaya başlaması anlamına
gelen kararlardan mı?
Bu arada söz konusu sistem sayesinde brüt iç borç stokunun 200 Milyar
Dolar, dış borç stokunun ise 300 Milyar Dolar olmak üzere toplam borcun
500 Milyar Dolara yaklaştığını söylemeye gerek var mı?
Son on yıl içerisinde BDPS gemisine iyice bindirildik. Bir de
yetkililere araba simülatörü verdiler. Gaz/fren eğleniyorlar. Araba
simülatörüyle istediğiniz kadar gaz/frene basın. Gemiyi sürenler sizin
iradeniz dışında hepimizi belli istikamete götürüyor. O da tam kölelik.
Netice olarak sorunu doğru tanımlamadan çözmeniz mümkün değildir. 
Alıntıdır. 
..................................................
Merkez bankası tamamen devlete ait olmadan, neo liberal ekonomi politikaları yerine ülkenin şartlarına uygun KARMA ekonomi modeline geçilmedikçe ; iktidara kim gelirse gelsin kukla olmaktan öteye gidemeyecek , halkın ve 
hazinenin şu an olduğu gibi soyulmasına devam edilecektir... Iktidarın 
görevi de bu gün olduğu gibi soygun ve yağmadan komisyon almaktan ibaret
olacaktır..
...
Ve...
Son olarak...
"Demir Leydi" Margaret Thatcher 15 yıl Başbakanlık yaptı.
Sonra anılarını yazdı.
Anılarının bir yerinde (sayfa 394) diyor ki:
"Kişilere hakaret etmek, politika yapmanın yerini tutamaz. Panik belirtisidir."
Amerikalı Harry Truman'ın gözlemlediği gibi:
"Eğer sıcağa dayanamayacaksanız, mutfaktan çıkarsınız."
Hazreti Ali "Devlet Adamlarına Öğütler" adlı kitapta diyor ki:
"Her söylediğine evet diye baş sallayanları değil, sana yanlışlarını söyleyenleri dinle!"
Ezcümle:
“Men Dakka Dukka”
Yani?!
Çalma kapıyı, (Bir gece ansızın) çalarlar kapı'nı!
LARP.
Nokta.

7 Aralık 2014
Hayrullah Mahmud
http://ultra-turkler.blogspot.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder